Her şeyi bir kenara bırakalım. Yaptığı açıklamaları, kıyafetleri, makyajı, tartışmaları ile her zaman olay diva Bülent Ersoy. Her zaman kendinden söz ettirir. Ama Bülent Ersoy'un sahnesi, sahne adabı çok başkadır. Kendisini defalarca izledim. Her seferinde de bu duygu ile ayrılıyorum yanından. Gecen akşam da Günay'a gittim. Simsiyah bir elbise ile çıktı sahneye. Makyajı, ojelerinin uyumu ile bir bütündü. Ve tabii parfümü. Sahneye ayak basar basmaz tüm mekanı kapladı. Saçından ayak tırnaklarına kadar sanırım bir şişe bitirmiş o gece için. Abartmıyorum sabah uyandığımda hala Bülent Ersoy'un parfüm kokusu vardı burnumda. Sahnede bir başkadır Bülent Ersoy. Tamam zaman zaman bağırır, kızar izleyicisine ses çıkarttıkları için. Şarkı söylerken çatal-bıçak sesi istemez. Sinirlendiği, kükrediği çok olmuştur ama yine de bir başkadır. Kim ne derse desin. Bir Bülent Ersoy daha gelemeyecek, gelemiyor zaten. Sahna adabı diye bir şey var. Ve bazı sanatçılar gibi de sahnede oynamıyor. En önemlisi bu değil mi? Bırakın kükresin, bırakın bağırsın, çağırsın olduğu gibi davranıyor hiç olmazsa. Mutlu değilse mutsuzluğunu, mutluysa mutlu oluşunu hissettiriyor. Geçen akşamda pek bir mutluydu, keyifliydi. O yüzden sahnesini de uzattı zaten. Hatta yere oturup mikrofonu bıraktı sonra "Alın mikrofonu" dedi ve şarkılarına mikrofonsuz devam etti. Güzeldi, eğlenceydi, keyifliydi.




Nurella için sıraya girdiler




Dün köşede Nurella Nur Yerlitaş ile Günay gecesinden sonra Trafik polisleri ile yaşadığımız muhabbeti yazmıştım. Bülent Ersoy ve Günay'dan bahsedince orada yaşadığımızı bahsetmeden olmaz. Nurella'nın Bu Tarz Benim çekimi olduğu için çok geç geldi. Ama geceye yetişti. Bu arada o kadar çok seviliyor ki, anlatamam. O gece Bülent Ersoy'un sahnesi bittikten sonra Nurella'yı yerinden zor kaldırdık. Çünkü mekanda herkes resim çektirmek ve imza almak için sıraya girdi. O da maşallah, sıkılmadan, daralmadan herkese gülücükler dağıttı. Resim çektirip imza verdi. Ama şunu da söyledi "Bugün böyle ama ben yarın program yapmam yine eskiye dönerim. Onun çok farkındayım. Benim altın bileziğim var. Bir işim var. Onu hiç bir zaman bırakmam ve kendimi de unutmam" dedi. İşte bunu düşünen bir kişi her zaman var olur. O yüzden de Nurella'nın doğallığı bu kadar çok seviliyor. Kendi gibi olduğu için. Bu arada yakında reklam filmiyle de karşımızda olacak. Görüşmeleri hızla sürdürüyor.




Kibariye'nin 40'ıncı yılı




Dün gazetemizde Kibariye ile yaptığımız bir röportaj vardı. Yer kalmadığı için 40'ıncı yılından bahsedemedim. Bu sene Kibariye'nin sanat yılında özel bir kutlama yapacak. Tarkan, Şebnem Ferah, Sezen Aksu gibi ünlü isimler Kibariye'nin okulu için şarkılar söyleyecek. Ve bu konserde elde edilen gelirin tümü Kibariye için yapılacak Kibariye Güzel Sanatlar Müzik Okulu'na gidecek. Kibariye geçen gün Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile bir araya geldi. Şimdi Kibariye'ye bir arsa verilecek ve bu arsaya okulu yapılacak. Ayda bir derslerine de gireceğini söyleyen Kibariye ‘Okumaya yazmam yok ama ben şarkı söyleme dersleri vereceğim" diyor. Şarkı söylemek iyi şarkı söylemek için okuma-yazma bilmeye gerek yok zaten. Kiboş bunu yıllardır yapıyor. En iyisinden. En alasından.




Suat'ın kitabı çıktı




Bu hafta sonu Suat Suna'nın kitabı çıktı. Yıllardır şarkı söyleyen birinin şimdi böyle bir kitap ile hem de polisiye-roman ile karşımıza çıkıyor olması pek hoş. Kitap haberini ilk ben vermiştim. Artık raflarda onun haberini de ben vereyim istedim. Kitap için Selim İleri ve Ahmet Ümit de yorumlar yapmış. Şarkılar güzeldir ama kitaplar daha da güzeldir. O yüzden okumak gerek.




Son günlerde pek meşhur




Malum detoks hayatımıza öyle bir girdi ki çıkacak gibi de gözükmüyor. Kiminle konuşsam "Detoks"tayım şekerim diyor. İşte Sütiş'te bu populeriteden yola çıkmış olacak ki Akaretler'deki şubesine detoks çorbası koymuş. Sabahlayanların da çorbası diyebiliriz. Yani sabaha kadar içip, eğlenen bir kişi sabaha karşı buraya gidip bu çorbadan içiyor. Bu ne perhiz ne lahana turşusu diyebilirsiniz ama işte memleket insanı. Ne yaptığına akıl sır ermez.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR