Cuma akşamı özellikle Nişantaşı bölgesindeki, bazı mekanlara polis baskın yaptı. Sakın yanlış anlaşılmasın. Kulüp demiyorum, yemek yenen yerlere diyorum. Saatin erken olduğu anlarda polis mekanlara bir anda girerek "Lütfen nüfus cüzdanlarınızı hazırlayın. Güvenliğiniz için" diyerek herkesin nüfus cüzdanlarına bakmış. Kulüplerde zaman zaman yapılan bir uygulama bu, sıkıntı yok ama böyle yemek yerken bir anda polislerin içeri girmesi birçok kişi tedirgin etmiş.Hatta birçok kişi "Yıllardır sokaktayım böyle bir şey görmedim" diye polislere tepki göstermiş. Fotoğrafını çekmek isteyen birçok kişiyle polis tartışma yaşamış. Benim bir mekanda buna şahit olan 5-6 arkadaşım "İnsan kendini çok kötü hissediyor. Tadımız kaçtı, yemekte hepimiz tuhaf olduk" dedi. Haklılar. Olurlar. Hele saatin gayet normal olduğu bir anda böyle bir anda içeriye 3-5 polis herkesin GBT'sine bakması kötü tabii. Bir yandan da "Acaba bir ihbar var da birini mi arıyorlar? Haliyle bu da bizim güvenliğimiz. Sonuç olarak son zamanlarda sıkıntılı dönemlerden geçiyoruz" diye düşünüyor insan. Evet güvenliğimiz ama insan da tuhaf olur haliyle.




Yıldız'a 'delikanlı' isyan




Uzun süredir Yıldız Tilbe Etiler Sahne'de sahneye çıkıyor. Bir türlü kısmet olmadı gitmek ama en yakın zamanda gideceğim Yıldız'a. Yemek, mekan eleştirileri gibi bazı konularda hem sosyal medyadan hem de mail yoluyla çok mevzu yazılıp çiziliyor. Bunların arasında Yıldız Tilbe'nin sahnede 'Delikanlım' şarkısını okumaması var. Dikkatimi çekti. Bu hafta Yıldız'ı izlemeye giden arkadaşlarıma da "Yıldız sahnede ‘Delikanlım'ı okumadı mı?" diye sordum bana hemen "Ah Esin çok istedik ama okumadı" diye hayıflandı. Entresan ama izleyici istiyor işte. Kaç yıl geçmiş üstünden şarkı hala dillerde. Yıldız'ın "Delikanlım"ı bir klasik. Asla eskimeyecek ama Yıldız Tilbe sanırım okumaktan sıkıldı şarkıyı. Olabilir bunda bir tuhaflık yok bence. Zaman zaman ara vermek gerek. Hem Yıldız Tilbe'nin harika şarkıları var. Hepsi birbirinden güzel. En yakın zamanda hepsini dinlemeye gideceğim.




Kimisi 10 çocuk ister, kimisi hiç




Bu hafta birçok kadın "Aynı Gülşen gibiyim. Benim de hiç aklıma çocuk gelmiyor" dedi. Gülşen "Çocuk hiç aklıma gelmiyor" açıklaması yapınca biz çocuk düşünmeyen kadınların da gündemine oturuverdi haliyle. Böyledir bu iş. Bazı kadın hiç çocuk istemez, bazı kadın da doğurdukça doğurmak ister. Wilma Elles de "4 çocuk istiyorum" demiş mesela. Ben de Gülşen'denim. Yani hiç çocuk aklıma gelmiyor. Yeğenlerim var. Onlarla vakit geçireyim istiyorum koca bir gün. Hatta diyorum ki "Hadi alayım birkaç gün ben de kalsın ufaklık" ama sonra nasıl vazgeçiyorum anlatamam. Bir şey oluyor o düşünceden hemen uzaklaşıyorum.




Bol çocuklu sinema




TAM da bu hafta bolca çocuk muhabbeti yapmışkencumartesi günü 4 yaşındaki yeğenim Zeynep ile 'Oyuncak Hikayesi 3'e gittik. Selçuk Kaya "Hadi yeğenini al gel. Harika bir gün olacak" deyince heyecanlandım. Çünkü kariyer yapmış tüm güzel anneler ve çocukları oradaydı. Heyecanlı geçti tabii ama salon dolusu çocukla ilk kez film izledim. Cep telefonumu kapamasam, açıp konuşsam bile kimse fark etmeyecekti. O kadar ses vardı ki salonda size anlatamam. Film mi izledik, yoksa oyun parkında mıydık belli değil. Ama çok keyifliydi ve değişik bir deneyimdi benim için. Ara ara böyle zamanlar geçirmek gerek. Bir dolusu çocuk ile...




Ah usta ah




Müzeyyen Senar'ı uzun zamandır görmüyorduk. Hastaydı, kötüydü ama hayattaydı. Onun varlığı bile yetiyormuş galiba. Ölüm haberini alınca içim bir tuhaf oldu. Hani "Bir devir kapandı" cümlesi kurulur ya böyle kayıplar zamanı. İşte bu cümle şimdi tam da yerini buldu. Gerçekten bir devir kapandı. Atatürk'e defalarca şarkı söylemiş usta bir çınar. Çok önemli bir değerdi. Yaşamımıza öyle bir dokundu ki, yeri asla doldurulamayacak.





İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR