Cuma günü ciddi bir kalabalık vardı. Bu neyin kalabalığı biliyor musunuz, 9 günlük tatilin kalabalığı. İnsanların giderken yarattıkları trafik, geride tuhaf bir sessizlik bıraktı. Ama cumartesi günü İstanbul boşaldı mı, boşalmadı mı henüz bunun yanıtını bulamadık. Sokaklar boş ama mekânlar tıklım tıklımdı. Sahil kesiminde birçok mekân kalabalıktı. Hatta Beyoğlu tarafında da öyle. Karaköy’de yemek yenecek yerler bir nebze ama o kadar da çok değil. Bu hafta nasıl geçecek bakalım. Bayramda İstanbul’da kalanlar “Neler yapalım” diye soruyor. Bu hafta boyunca size güzel önerilerde bulunacağım. Takipte kalın. İstanbul’daki değişikliklerden söz etmeden olmaz. Özellikle iki önemli detay var mesela:




- Reina’nın kapanmasını, yani yer değiştirmesini hiç istemeyenlerdenim. Ama duyduğuma göre artık bu sene sona gelinmiş durumda. Mal sahibi artık “Tamam” diyor. Bakalım Reina’cılar ne yapacak. Bu arada dünyada “İstanbul gece hayatı” dendiği zaman yabancıların ilk aklına gelen Reina oluyor. Sevin ya da sevmeyin. Gerçek bu.




- Nişantaşı Reasürans Çarşısı’nın meşhur Corridor’u taşınıyor. Daha doğrusu mecbur kaldılar. Çünkü yıllardır çarşı ile yaşadıkları sorunları bir türlü çözemediler. Corridor, Cento Per Cento’nun olduğu yere taşınıyormuş. Erol Kaynar ile de bunu aylar önce konuşmuştuk. Hayırlısı olsun derim ama Corridor pasaj mekânı olarak popülerdi. Eski popülerliğini orada yakalayamayabilir. Çünkü o pasajın tarzını ve farklılığını seviyordu insanlar. O yüzden biraz şüpheliyim ama malum İstanbul gecelerinde hiçbir şey belli olmaz. Müşteri bir sever, siz bile şaşarsınız. Ya da “Olacak kesin tutar” dediğiniz yeri hiç sevmez, iki seksen yatar.




İnstagram'dan soğumak




Beren Saat, Bergüzar Korel isyan edip Instagram’dan el etek çektiler çekmesine ama bu herkesin derdi. Kiminle konuşsam “Artık Instagram’dan çok soğudum, bakıyorum ama resim paylaşmıyorum” diyor. Nedeni ise insanların didiklemesi. Kimse kimseyi olduğu gibi kabul etmiyor. Kimse bir başkasının hayat tarzına, yaşama şekline, kıyafetine, makyajına, duruşuna, gülüşüne saygı göstermiyor. İlla ki bir laf sokacak. Laf sokunca insanlar bir adım öne geçtiğini düşünüyor.




Bu kızlar daha güzel




Bir kere çok güzeller. Bir kere zayıflar, incecik, uzun bacakları var. Yani kızlar harbi güzel. Özellikle Kardashianlar gibi anılmak istiyorlarsa bir sıfır eksikler çünkü onlar gibi kocaman popoları yok. Alice, Nadine ve Farah, bana kalırsa daha güzel ve daha sempatikler. Ama illa Kardashian diye anılacaklarsa ki bence anılmasınlar kendi yollarını çizsinler. Daha farklı kardeşler olarak bizler onları da seve seve takip ederiz.




İlahi Halil




Bu sene tam anlamıyla bir evlilik senesi oldu. Boşananlar, evlenenler... Ama en çok Halil Sezai’nin evliliği dikkat çekti. Ne olduğunu anlayamadığımız bir durum. Biz yıllardır tuhaf evliliklere alışıktık da doğrusu Halil Sezai’nin ki ortaya karışık geldi. En son Sezai’nin “Gönlümde bitti, geçinemiyorduk, problemlerimiz vardı” sözü dikkatimi çekti. Yahu yıllardır birliktesin. Evleniyorsun, 15 günde nasıl bir gönül geçmesi ya da nasıl bir problem olabilir çözülemeyen. 15 gün, topu topu 15 gün. Halil Sezai diyor ki “Gizli evlendik gizli boşanmaya


çalıştık.” Enteresan. İnsan en mutlu gününde neden gizliliği seçer acaba. Yani “Oh evleniyorum mutluyum” görüntüsü yerine gizlilik zaten bu evlilik gününde de problem olduğunu gösterir. Ne bileyim benim bile aklım karışıyor artık ben bile işin içinden çıkamıyorum a dostlar. Bu sanatçı kesimi bir değişik oldu.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR