Hani son günlerde 'son durumumuz' diye sürekli yazıyorum ya. "Buralardan kaçmak istiyorum", "Hadi gidelim, artık bu ülkede yaşanmaz", "Kaçmamız gerekiyor, kaçıp gidelim", "Ben kesin gidiyorum. Hazırlıklara başladım" diye uzayıp gidin cümleler kuruluyor ve isyan ediliyor ya. İyi de nereye gidiyorsun? Tüm sevdiklerini, hayatını, aileni bırakıp nereye kaçıp gidiyorsun? Tek başına, ne yapacaksın? Tek başına yetinebilecek misin? Kim olacaksın? Kimlerden olacaksın? "Vatanın neresi?" diye sorduklarında ne diyeceksin? "Bombalar patlıyordu tüm sevdiklerimi bıraktım kaçtım" mı diyeceksin? Büyüdüğün, gençliğini yaşadığın şehir uzakta kahrolurken, acı çekerken, sen rahat nefes alabilecek misin? Sevdiklerin üzülürken sen üzülmeyecek misin? Her gün sinir olsan da, isyan etsen de yaşadığın o hengameyi geride bırakıp nasıl gideceksin?




Evime 5 dakika




İşdolayısıyla cumartesi günü evime 5 dakika uzakta patlayan bombanın saatinde yurtdışındaydım. O bomba evime 5 dakika uzakta patlarken benim de yüreğim paramparça oldu. Sevdiğimden, dostlarımdan, ailemden uzakta olmak acayip kötü bir duyguydu; bunu anlatamam. Çünkü uzaktaydım. Tüm sevdiklerimden uzakta. İnanın insan kendini acayip kötü hissediyor. Orada olmak istiyor. Her gün geçtiğin, yürüğün sokaklarda olmak istiyorsun.




O an kalkıp hızla koşup ülkeme gelmek istedim. Evine, sevdiğine, sevdiklerine daha yakın olmak istiyorsun. Uzakta olduğunuz zaman daha net anlıyorsunuz "Kaçalım gidelim" demenin ne kadar boş olduğunu. Allah daha kötülerinden korusun. Ve defalarca yazmaya razıyım ki bu son olsun. Bu son olsun, bu son olsun. Bir daha olmasın.




Ben Beyoğlu çocuğuyum




Benim çocukluğum dahil tüm hayatım Beyoğlu'nda geçti. Küçük yaşlarda yani ilkokul çağında babamın İstiklal Caddesi'nde dükkanı olduğu için hafta sonları hep dükkanda geçirirdim. Takılırdım babamın peşine. Bayılırdım Beyoğlu'na. Ben herkesi ilk o yıllarda tanıdım. Gördüm, test ettim. Ortaokul ve lise yıllarındaysa o dönem Bekar Sokak'ta kurulan tezgahlar vardı. Tam eski Fitaş Sineması'nın yan sokağı. İşte orada takı yapıp satardım cumartesi-pazar günleri. O kadar güzeldi ki... Asla unutmam o günleri. O tadı, keyfi, doğallığı, samimiyeti asla hiç bir yerde bulamam.

Sonrasında da o bölgede oturdum hep. O bölgede çok ama çok çalıştım. Hala da orada oturuyorum ve çalışıyorum. Tüm hayatım orada. Yani diyeceğim odur ki. İstanbul'un her köşesinde karış karış hayatım var neredeyse. Yaptığım iş nedeniyle her saat her yerdeydim. Ve olmaya da devam edeceğim. Yapacak hiç bir şey yok. Daha temkinli, daha dikkatli. Ülkemizi, vatanımızı bırakıp hiçbir yere gidemeyiz. Gidene güle güle. Yalnızlıkları ile mutlu olurlar inşallah. Biz buradayız.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR