"Sevmiyorum" diyen yalan söyler, biz Arabesk seven bir toplumuz. "Yabancı şarkı dinliyorum. Hiç Türkçe şarkı dinlemem" diyen biri bile bir arabesk şarkı duysun dalar gider, bir "Of" çeker. Şarkıya eşlik eder. Hatta "Ah bir rakı olacaktı ki" diye duygulu cümleler kurmaya başlar. Allah rahmet eylesin Müslüm Gürses bir davette sahneye çıktığında ortalık yıkılmıştı. Ardından bir kulüpte sahne alan Müslüm Gürses'in en ön masalarını hep "Ben yabancı şarkı dinlerim" diyenler doldurmuştu. Durum bu, severiz arabeski. Kibariye filan bir yerde çıksın dolup taşıyor. Berkay da arabesk şarkıların best of'unu yaptı, adına da 'Arabest' dedi. 12 şarkı yer alıyor albümde. Berkay'ın yorumunu ve şarkılarını çok severim. Etiler Vitrin'de de kendi müdavimlerini yarattı. Hatta fanatikleri çok. Güzel sahne yapıyor lafım yok ama 'Arabest' albümünde hepsini değil ancak bazı şarkıları keşke biraz daha rahat yorumlasaydı. Acayip uzatıyor, yani ben o an dinlerken şöyle yorumladım: Şarkılar acayip kasılmış. Yani ne demekse bu ama bana bu hissi verdi. Mesela 'Hep Sonradan'da ciddi hissediyorsunuz bu duyguyu.
Tamam bu şarkıları yorumlamak ciddi sorumluluk ama iyi bir şey çıkarmak için de buna gerek yok. Tarkan'ın albümünde tartıştık en son. Tarkan gayet rahat yorumlamış. Hiç kasmamış. "Benim sesim var, göstereyim" dememiş. Zaten Berkay'ın albümünde doğru seçilmiş şarkılar var. Tam eğlenceseverin eninde sonunda rotasını çevireceği bir albüm. O anlamda daha rahat okuma daha iyi yerlere taşırdı naçizane. Ama ben ciddi bir arabesk sever olarak bu albümdeki 3-5 şarkıyı tuttum. Siz de dinleyin ve karar verin derim bu ömürlük ve arşivlerin en başında yer alacak albümü.
Üretim duracağına böyle olması daha iyi
Tarkan, Türk sanat müziği albümü; Cenk Eren, Tanju Okan Şarkıları; Berkay arabesk albümü yaptı. Muazzez Ersoy da 90'ların popüler pop şarkılarını yorumlayacakmış. E tamam şimdi böyle bir dönem işte. Doğru zamanda çıkıyor bu albümler. Hiç de yanlış değil. Çünkü kimse üretemiyor. Kimse mutlu değil. Herkes tedirgin ve işler durmuş durumda. O anlamda da tam da böyle güzel eserlere sarılıp ayakta kalma, güçlü kalma, güzel gelecek günlere hazırlanma dönemi. Üretim duracağına müzik dünyasında böyle bir hareketlilik olması tam da yerinde oluyor. Hepsinin ellerine sağlık. Çünkü üretim durursa birçok kişi evine ekmek parası götüremez. O anlamda o stüdyolarda çalışan bir sürü insan var. Daha çok üretim olsun, daha çok albüm çıksın.
Asena'nın feryadı
Ben hiç tanımıyordum Aynur Kanbur'u. Ama çok seveni olduğunu biliyordum. Evinin içinde 6 kurşunla öldürülen bir kadın var ortada ve kim niye, neden, niçin yapmış daha çıkmadı ortaya. 2 şüpheli var hepsi o. Aynur'un arkadaşları şokta. Ciddi şaşırmış durumdalar. "Böyle bir olay başına gelecek en son insandı" diyorlar. Ama artık kimin başına ne gelecek belli değil ki. Her an her şey oluyor bu dünyada. Bir tuhaf oldu her şey. Dengeler tamamen altüst. Asena arkadaşına, sırdaşına son görevini yaparken feryat ediyor tabutun başında, "Kadınlar ölüyor, çocuklara taciz ediliyor. Devlet neden idamı çıkartmıyor?" diye. Yıllardır konuşulan bir konu. Hiçbir zaman da anlaşılamıyor. Bir Özgecan yasası çıkmadı, çıkamıyor.
Dikkat çekecek ama sonu yok
Asena zaman zaman kendi sektörlerinde yaşanan zorlukları hep anlattı. Ama hiçbir şey olmadı. Şimdi de bu kötü, beklenmeyen ölümle birlikte bu konu yeniden açıldı. Yani dans eden, dansöz olan kadınların hayatı. Yine tartışılıyor, Asena yine anlatıyor. Ama ne değişecek? Hiçbir şey çünkü bu ülkede bazı işlere bakış açısı hala aynı. Değişmiyor, değişmeyecek.