En son ocak ayında New York'ta buluşmuştuk Didem Uzel'le. Hamileydi ama henüz kendi bile emin değildi. Ailesinden bile saklamıştı 7'nci aya kadar. Çünkü bebek sahibi olmak için yıllarca uğraşmıştı. 45 yaşında normal doğumla anne olan Didem Uzel, 3 aylık oğlu Leo ve eşi Selim Sarı'yla yeniden New York'ta buluştuk. Uzun uzun sohbet ettik. Oturur oturmaz Leo'yu kucağıma verdi. Bayılıyorum böyle rahat çocuk büyüten kadınlara. Ama ben 2 yaşına kadar bebek kucağıma alamıyorum o yüzden ben daha çok tedirgindim Didem'den. Ama küçük aslan Leo çok sakin ve uslu bir bebek.




'Ailelerimizden bile sakladık'




-Çocuğuna koyduğun isim yani Leo Türkiye'de küçük çaplı olay oldu. Sosyal medyada eleştiri yağmuruna tutuldun?




İsmini koyarken burada kolay telaffuz edilen bir isim olsun istedik, cinsiyetini öğrendikten sonra hemen koyduk. Erkek olursa Leo olacaktı belliydi. Erkek olduğunu öğrendim dönüş yolunda takside "Hoşgeldin Leo" dedim.




-Anne olmak nasıl bir duygu?




Tarifi yok. Değişiyorsun bambaşka biri oluyorsun.




-Geçtiğimiz ocak ayında yine New York'ta buluşup röportaj yaptığımızda sen hamileymişsin. O gün "Yemek yiyemiyorum. Midem ağrıyor, gaz falan yapıyor" demiştin.




Evet Esin emin, değildim. Yani çocuk çok istiyordum ama çok zor geldi oğlum. O yüzden saklamak istedim. Ailelerimizden bile sakladık. Yedinci aya kadar kimseye söyleyemedik.

-En son belli değildi bazı şeyler. Şu an oturdu mu Türkiye'ye dönüp dönmemek fikri?




Biz şu an Türkiye'ye tatiller için gidiyoruz. Ama "Türkiye'ye dönelim mi dönmeyelim mi?" gibi bir düşünce lüksümüz yok. Babamız neredeyse biz oradayız. Selim'in işi Amerika'da. O yüzden babamız nerede biz orada. Biz anca Türkiye'yi tatillerde görüyoruz. Artık bize öyle.




'Sezaryan olsun istemedim'




-Türkiye'yi uzaktan nasıl görüyorsun?




Şu aralar göremiyorum desem. Gözüm oğlandan başka bir şeyi görmüyor şu ara. Selim bana Türkiye'ye neler olup bittiğini anlatıyor. Amerika'da bile neler olduğunu takip edemiyorum bu ara.




-Normal doğum yaptın değil mi?




Evet normal doğum oldu. Normalde 3 saat sürdü ama hastaneye girişi ve doğuma kadar 10 saat sürdü.




-Normal doğumu sen mi istedin?




Zaten Amerika'da sezaryanı desteklemiyorlar. Yaşına başına bakmıyorlar. Risk görürse ancak sezeryan olabiliyor. Hatta benim doğum esnasında doktor "15 dakika daha bekleyeceğiz. Olmazsa sezeryan yapacağız" dedi. Doktor öyle deyince ben bir bastırdım geldi. Bu kadar acı çektikten sonra sezeryan olsun istemedim. Çok çabuk iyileşiyorsun. Normal doğum çok iyi.




'Geçici olarak gelebilirim'




-Türkiye'den hala teklif geliyor mu?




Geliyor, çok da cazip teklifler geliyor. Babası "Geçici olarak gidebilirsin" diyor.




-Şu an gösterimde olan dizilerden teklif geldi mi?




Bu sezon başlayan, devam eden dizilerden biri olabilir. Sonradan dahil olacağım. Şu anda yayına yeni başladı.




-Gelecek misin peki?




Geçici olarak gelebilirim. Gelir çeker, dönerim. Özlediğim için yaparsam yapacağım.




-Geç kaldım diyor musun bebek için?




Esin hiç bir şeyin planı yok. Yedi yıl önce buraya gelirken bile her şeyimi işimi, gücümü bıraktım. Bir baktım yedi sene geçmiş. Planlanan bir şey değil. Hayatta istediğin kadar plan yap olmuyor. Selim benimle aylarca tanışmak istedi. Ben de "Tanışsam ne olur tanışmasam ne olur. Sanki kalkıp Amerika'da yaşayacağım" diye aylarca tanışmadım. O dönem benim için her şey çok farklı ve çok güzeldi. O zamanlar çok tatlı zamanlardı. Türkiye, sektör çok iyiydi. Ona rağmen bu noktalardayım.




-Trump'ın gelmesi hakkında ne düşünüyorsun?




Allah'tan dört sene sonra yeniden seçim var.




Ağlayan çocuklar




"Esin Hanım sizi sürekli okuyorum. Yine ağlayan çocuklar üzerine bir satır bile olsa geçirmişsiniz. Hep çocukların ağlamasına laf ediyorsunuz. Çocuğunuz olsun anlarsınız" diye birkaç mesaj aldım. 'New York'ta sevdiğim ve sevmediklerim' adı altında sıraladığım yazının sevdiklerim bölümünde "Çocuklar ağlamıyor" cümlesiydi bu seferki eleştirilerin nedeni. Dünyayı geziyorum ve ben çok iyi bir gözlemciyimdir. Bizim insanımız hele ki son yıllarda gergin, tahammülsüz, sabırsız. Çocuklarına bile katlanamıyor, azarlıyor, bağırıyor, iki cimciriyor. Çocuk da ağlıyor haliyle. Ya da evdeki tüm gerginlik çocukların bedenlerinde. Evet yurtdışında çok çocuk ağlaması duymuyorum. Hatta hiç duymuyorum. Çünkü anne baba sabırlı. Her türlü yaramazlıklarına tahammülleri var. Çocukların bitmek bilmeyen sorularına sabırla yanıt veriyorlar. Çocukların da çok sesi çıkmıyor zaten. Anneler bağırmıyor, azarlamıyor, tehdit etmiyor, çocuklar da ağlamıyor. Keşke bütün çocuklar ağlamasa. Ama anne-baba mutsuz, keyifsiz olursa bir şehrin, hayatın zorluklarını o minicik bedenlere de hissettiriyorlar. Üzgünüm ama gerçek bu.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR