Hani şu her sene daha da popüler olan, herkesin gitmek için, masalarına çıkıp dans etmek için can attığı Mikonos Nammos var ya; işte oranın yıllık cirosundan bahsediyorum. Sadece nisan ve ekim ayları arası 6 ay açık olan Nammos'un geçen sene yıllık cirosu 50 milyon Euro'ymuş. Bu bir mekân için inanılmaz bir rakam. Ve her sene katlanarak artıyor.


Bu seneyi düşünemiyorum. Geçen hafta bekârlığa veda partileri verildi, sayısız Türk ünlü-işadamı orada çılgınlar gibi eğlendi. Yabancıları hiç saymıyorum. Mesela daha çok yeni, bir Türk’ün sadece bir yemek için 40 bin Euro ödediği çıktı. Artık hesabı siz yapın.




Peki neden tercih ediliyor?




Her zaman söylüyorum. Bir yer kendini bozmazsa yıllarca daha da katlar kalitesini, popülaritesini. Bir de müşteriye her zaman iyi hizmet vereceksin. Ben de gittim, çok kez de yazdım Nammos’u. Garsonları inanılmaz. Deliler gibi koşturuyor, çalışıyor. Her müşteriye ayrı özen gösteriyor. İnsanlar masalara çıkıyor. Masaların üstünü sürekli siliyorlar. Müşterinin ayağı kayıp düşmesin diye. Çünkü emeklerinin karşılığını fazlasıyla alıyorlar. İyi para kazanıyorlar. Deli gibi de mekân için çalışıyorlar. Ve hizmet, yemek her sene bozulmadan devam ediyor. Müessese daimi müşterilerine her zaman şıklıklar yapıyor. Düşünün yabancı bir memlekette bir mekândan bahsediyorum. Keşke bizim ülkemizde de böyle işletmeler olsa ama olamıyor. Çünkü bir mekânın ayakta kalabilmesi, daha da kendini geliştirebilmesi için gerekli şeyleri popüler olunca unutuyorlar.






Bizim ülkemizde son yıllarda

Mekânlar biraz popüler olsun kazıklamaya başlıyor. Hemen fiyat yükseltiyor. Müşteriye göre hareket ediyor. Şişe açmadan asla stant vermiyor. Sürekli gelen müşteriye indirim yapacağına Mekân sahiplerinedaha çok kazıklıyor.




Mekân sahiplerine




Önce elemanlarınızı mutlu edin ki mekânınız için iyi çalışsınlar. Garsonların ve emekçinin maaşını geciktirmeyin ki sizin dükkânınız için iyi çalışsınlar. Özellikle Bodrum ve Alaçatı gibi yerlerde kalacak yerlerini iyi ayarlayın ki dinlensinler ve


yine sizin dükkânınız için iyi çalışsınlar. O zaman müşteri de mutlu olur siz de mutlu olursunuz ve iyi para kazanırsınız. Yoksa 1 sene 2 sene sonra “Ülke şartları” diye bahaneler gösterip kapatmak zorunda kaldığınız dükkânınızla sadece adınız kalır.Haberiniz ola...




Kalıcı olmak için




Şımarmayacaksınız. Saygılı olacaksınız. Havalara girmeyeceksiniz. Büyüdükçe mküçüleceksiniz. Paylaştıkça çoğalacaksınız. Kapısından tuvaletine kadar çalışan elemanınıza sahip çıkacak, onu koruyup kollayacaksınız. Her müşteriye aynı kalitede davranacaksınız.”O meşhur, o sıradan biri” demeyeceksiniz.




Örnek mi?




Bir Nammos gibi kaliteli mekânımız yok. Olan da malum. Öncelikle tabii ülke şartları ve bir de patronun “Ödemeyecekse gelmesin. Fiyatları yükseltin” tavrı ve havalara girmesiyle ayakta kalacak dükkân yok oluyor. Mesela yılların klasikleşmiş ve bence çok yazık olan Bodrum Shipahoy’u, Alaçatı’nın Tuval’i bu sebeplerden ve daha fazlasından dolayı kapandı. Şimdi yerlerinde yeller esiyor. Adları kaldı yadigâr. Son yıllarda müşteriler hep “Sürekli gidiyoruz, garsonlar saygısız, bizimle ilgilenmiyorlar, üstüne bir de kazıklanıyoruz. Bir şişeye şu kadar yazıyorlar” gibi cümleler kuruyorlardı. Ve işte sonuç! Böyle yapan mekân kapanmaya ve yok olmaya mahkûmdur. Şu ara Bodrum’un ve Alaçatı’nın bazı mekânları için de kurulmaya başlandı bu cümleler. Yazık!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR