Bu sene Kenan Doğulu fırtınası esecek ve onun yılı olur" demiştim, yanılmadım.


Önceki gün İstanbul’daki fırtına ile Kenan Doğulu fırtınası birbirine karıştı adeta.


Sabah erkenden başlayan yağmur öğlen saatlerinde durdu.


Ve akşam olması planlanan Kenan Doğulu Harbiye Açıkhava konseri de tam saatinde başladı.


Kenan Doğulu 21.30’da sahneye “Issız Ada” şarkısıyla çıktı.


Konserin ilk yarısına kadar hava gayet iyi gidiyordu ancak ilk yarının sonunda yağmur kendini hissettirmeye başladı.


Ve durmadı..


Hatta ikinci yarının ortasında öyle bir şiddetini arttırdı ki durulacak gibi değildi.


Kenan Doğulu’nun şarkılarını yağmur altında 5 bin kişi hep bir ağızdan söylüyordu.




Ve o dakikalarda Kenan Doğulu’nun şarkısında olduğu gibi “Vay be” dedim defalarca “Vay be”.


Gerçekten herkese her sanatçıya nasip olmayacak bir aşk.


Bu aşk farklı bir aşk.




Kenan Doğulu’da bunu hissediyor ki gözyaşlarını tutamadı. Ağabeyi Ozan Doğulu ve orkestrası ile selam dururken bu sevgi seli karşısında ağladı.


Ama gözyaşlarını seyircisine göstermemek için çaktırmadan sildi ve kulise gitti. Sessiz ve hüzünlü bir vedaydı bu.


Fakat seyircisi bu yağmura karşı tekrar Kenan Doğulu sesleriyle Harbiyeyi inletince üzerini değiştirip veda ettiği hayranlarının karşısına tekrar çıktı. Ve yağmur durmuştu.


Kenan Doğulu sevenlerine unutulmaz bir konser finali yaşattı.




AÇILIN KEN GELİYOR

Şimdi en başa dönelim.


Yani bu yazın en başına.


Hani Soho House’de albüm dinletisine gittiğim gün size Kenan Doğulu şarkılarını dinlediğim de “Bu yaz ve bu sene Kenan Doğulu senesi olur. Açılın Ken geliyor” demiştim.


Yanılmadım.


Bütün şarkıları hep bir ağızdan söylenen bir albüm yapmış.


Uzun bir sessizlik döneminden sonra hızlı bir dönüş yapmış. Şimdi de dur durak demeden sevenleriyle buluşuyor hasret gideriyor.


Ki bu aşk yağmur, çamur, kar, fırtına dinlemez.


Kenan Doğulu aşkı bitmez, tükenmez.


Nokta…




***




Deniz Seki albümü ekimin sonunda geliyor






İstanbul sezonu açılmaya başladı.


Deniz Seki’de önceki gün Taksim Peopla sahnesindeki sezonunu açtı.


Kenan Doğulu konseri sonrasında soluğu Deniz Seki’de aldım. İyiden iyiye zayıfladığı gözlenen Deniz Seki siyahlar içindeydi. Gülşah Saraçoğlu kıyafeti ile harika gözüküyordu.




Mekan tıklım tıklım bir ara kuliste sıkıştırdım “Albüm ne zaman yeni şarkılar ne zaman?” dedim bana “Ekim sonu geliyor. Stüdyodayız” dedi.


Hadi o zaman tam da hazırız Deniz Seki şarkılarına.


Tam zamanı.


Açtık kollarımızı bekliyoruz.


Bu arada ben biraz ucundan bir iki şarkısını dinledim.


Öyle böyle değil olay bir albüm geliyor hazır olun derim.






***




İnsanımız çöplü çöplü yaşamayı seviyor




-Evinde koltuktan kalkar camında dışarıya sokağa çöp atar.


-Arabanın camını açar seyir halindeyken sokağa çöp atar.


-İki adım ötede çöp konteyner vardır o kapısının önüne çöp poşetini koyar.


-Sokakta yürürken elindeki çöpü elinden bırakıverir.


-Yere tükürür.


-Su içer su şişesini sokağa atar.


Atarda da atar. Sever.


Okumuş okumamış.


Kültürlü kültürsüz fark etmiyor.


Bence çocuklukluktan anne-baba eğitimiyle alakası var.


En temelden eğitim gerekli.


Ya da tamamen kendi içinden gelecek.




Bakın bu çöp mevzum ve mücadelem Cihangir’de oturmaya başladığım yıllara dayanıyor.


Orada yıllarca oturdum ve bu çöp mücadelemi de yıllarca yazdım.


Beni takip edenler hatırlayacaktır.


Cihangir’de herkes sokağa çöp atar. Orada oturan turistler de Türkler'den alışmış onlarda kapılarının önüne çöp atıyorlardı. Üzüm üzüme bak baka meselesi...


Bakın arşivden buldum size bir yazı aynen aktarıyorum. Hiç dokunmadan.




"Yıl- 07/ 12/ 2015




SEVİM TEYZE DİZİ İZLİYOR




HAZIR mahalleden bahsetmişken Cihangir’in çöplerinden bahsetmeden olmaz. Cihangir’de kedilerin karnı doyuyor doymasına ama bizler de maşallah komşularımızın ne yediğini, ne içtiğini her saniye biliyoruz. Çünkü bizim buralarda hâlâ sokağın önüne çöp bırakıyorlar.


Defalarca yazdım. Kapı kapı dolaştım. Yan komşularıma nöbet tuttum. Ama yok iflah olmuyor. Kapının önüne çöp atan hatta camdan çöp atan Sevim Teyze’nin kapısını çalıp “Neden camdan atıyorsun, neden kapının önüne koyuyorsun? 2 adım yürüseniz hem spor da olur sizin için” dedim. Suratıma baktı baktı ve “Dizi izliyorum, şu an seninle uğraşamam” diye çat diye kapıyı yüzüme kapattı.


Defalarca duvarlara yazılar kondurduk, muhtara gittik. Belediyeye mail, tvit attık ses seda yok. Çözüm de yok. Kimse sesimizi duymuyor. İnsanımız ise çöplü mahallede yaşamaya bayılıyor."




ÇÖP TOPLUYORUZ




Bu yazı ve bunun gibi daha birçok yazı o tarihlerde yazıldı.


Arşivlerde kayıtlı.


12 sene Cihangir’de otururken o kadar çok savaş verdim ki çöp için size anlatamam.


Şimdi de farksız mı, değil.


Şimdi de aynı.


Nişantaşı’nda oturuyorum.


Oturduğum yerin hemen iki adım ilersin de çöp konteyner var ama yine apartmanda ki insanlar kapının önüne çöp koyuyor. Sokağa çöp atıyorlar.


Çöp poşetleri dağılıyor.


Ve yemek artıkları sokaklara dağılıyor.


İnsanımız iki adım köşede çöp konteynera yürümeyi sevmiyor. Aslında yürüyorlar oradan geçiyorlar; ellerinde çöp poşetleri ile yürümeyi sevmiyorlar.


BİRCAM Vakfı çağrısıyla yapılan ancak Şebnem Çapa'nın dikkatleri üzerine çektiği çöp toplama kampanyası ne güzel, ne hoş ama kısa sürecek.


Bitecek hemen.


Gececek.


Çünkü insanımız bu çöplerle yaşamayı maalesef seviyor.


Üzgünüm ama gerçek bu…


Daha da sevmeye başladılar maalesef gördüğüm bu…

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR