İrem Sak, önceki gün Cihangir’de bir restoran çıkışı “Ben Sivaslıyım, güç bende. Uyanın ulan” diye bağıra bağıra sokaklarda dolaşmış.
Uzun yıllar Cihangir’de oturdum.
Bu tür naralara çok alışkınım.
Her gece ünlü ya da ünsüz birileri sokaklardan geçerken naralar atar, şarkılar söylerdi. Saatin kaç olduğunun hiç önemi de olmazdı. Cihangir halkı bu naralara alışkın. Ancak o bölgede değişmeyen çok şey var anladığım kadarıyla. Ben taşındım ama orada oturan birçok arkadaşımla sohbet ediyorum. Değişen bir durum olmadığını söylüyorlar.
DEĞİŞMEYEN CİHANGİR
-Yine ünlü ve ünsüz naralar atarak sokaklarda geçiyormuş. -Yine kahveler rol bekleyen oyunculardan geçilmiyormuş. -Yine bir çay, bir çorba içerek gününü geçiren ve bir yapımcının kendisini keşfetmesini bekleyenlerden geçilmiyormuş. -Yine kendini televizyon dünyasının en tepe şöhreti sanıp “Cihangir benim” edalarıyla yürüyenlerden geçilmiyormuş. -Yine “Bak bir dizi yapacağız ortalık ayağa kalkacak” diyen senaristlerden geçilmiyormuş. -Yine “Bergüzar Korel’in kahve dükkanı nerede” diye soranlardan geçilmiyormuş. -Yine “Bilmem ne dizisi hangi sokakta çekildi” diye soranlardan geçilmiyormuş. -Yine evinin camından sokağa çöp atanlardan geçilmiyormuş. -Yine on adım ilerde çöp konteyneri olduğu halde kapısının önüne çöp koyanlardan geçilmiyormuş. Yani değişen bir şey yok Cihangir sokaklarında. O yüzden İrem Sak’ın narası birçok kişiyi şaşırtırken bir beni şaşırtmadı. Gerçek aşkı arayan ama bulamayanlar Geçen hafta kalbi kadınlardan, aşktan yorulmuş, aşka tamamen kendini kapatmış bir erkek arkadaşım “Bıktım kadınların beni kandırmasından. Hepsi bir başka düşünce ile geliyor. Hepsi kalbimi kırıp gitti. Yeter hepsi delirtti beni” diye konuşuyordu. Önceki gün bir kadın arkadaşım “Esin bıktım bu adamlardan. Hepsi manyak olabilir mi? Daha ne kadar kırılacağım. Ne istiyorlar anlamıyorum” diye dert yanıyordu. Şu dönemin yalnız erkek ve kadınlarının ortak noktası bu işte “Yalnızlık” Hepsi aynı şeyi istiyor ama bir türlü bulamıyorlar. Şikayetlerinin ortak olmasını ise hiç anlamıyorlar. Ben de onlara hep şu tavsiyeyi veriyorum: “Kendinizi değiştirin” Evet “Kendinizi değiştirirseniz aşkta, işte, her şeyde başarılı olursunuz, istediğiniz alırsınız” diyorum. Eğer kendini değiştirmez dik bir şekilde olayın üzerine gidersen geçmiş olsun. Yalnızlığınızla yaşamayı öğrenin ve dırdırlanmayın derim. Ufak tefek saçmalıklar Dört kadının dizisini önce çok sevdim. Gözümü kırpmadan izliyordum. Hatta hiç kaçırmıyordum. Hepsi güzel giyiniyor, birbirlerine yaptıkları oyunlar, entrikalar derken bizi kendine bağlıyorlardır. Ama belli bir süre sonra “Ufak Tefek Cinayetler”, gerçekten “Ufak Tefek Saçmalıklar"a dönüştü. Bunu da sayısız kere yazdım. İşte gelinen nokta. Kan kaybediyor. Neden: 1-Senaristler “Dur şunu söyle yapayım, böyle yapayım” diyerek her hafta bir saçmalık ekliyor. 2-Aman canım kadın böyle yapsın reyting kesin fırlar diye düşünerek plansız, ölçüsüz konu yazıyorlar. 3-Konu sakız gibi uzuyor. Size bin tane neden bulup uzatabilirim. Ama şu var ki, Türk halkı artık diziler ve senaryolar hakkında uzman oldu. O yüzden Türk dizi izleyicini kandırırken bile bu işi akıllı ve mantık yapmak gerekiyor. Haberiniz ola. “Aman canım ne verirsek istiyorlar” dönemi tamamen bitmiş durumda.