Tabii “Atiye” görücüye çıktığı andan itibaren bir cinselliktir gidiyor.


Belki bu yazıyı da içinde cinsellik yok diye okumayıp es geçeceksiniz.


Fakat cinsellikten öte “Atiye”yi önce bir masaya yatıralım.


Yani:


-Beren Saat’in “Atiye”sini.


-Türkiye dizi sektörünün geldiği noktayı.


-Netflix’te “Hakan Muhafız”dan sonraki ikinci işimizi.


-190’dan fazla ülkede aynı ayna yayına girmesini.


-Göbeklitepe gibi bir mirasımızın daha fazla kitlelere açılmasını.


Daha sıralayacak çok şey var. Ama memleketimde basın, sosyal medya hesaplarında ve internet sitelerinde sürekli Beren Saat’in sevişme sahnesi konuşuluyor.


Görüyorum ki, Beren Saat’in sevişmesini özlenmiş. Bütün hadise bu. Ancak iyi bir Netflix’te dizi izleyicisi olarak yorumlamak ve masaya yatırmak istiyorum “Atiye”yi.


Yani Netflix’teki dizilerin başka bir dinamiği ve matematiği var. Normal kanallardaki 120 dakikalık diziler gibi değil. Beren Saat’i “Fatmagül’ün Suçu Ne” ya da “Aşk-ı Memnu”daki gibi görmemek gerek.


O anlamda da:


-“Atiye”, “Hakan Muhafız”dan çok iyi bir iş olmuş.


-Beren Saat, oyunculuğunda farklı bir pencere açmış. Bir karakter ile çıkmış karşımıza.


-Mehmet Günsur, o romantik havasında ve ses tonunda elbet her zaman ki gibi, ama “Atiye”de ben daha doğal bir oyunculuk sergilemiş.


-Göbeklitepe o kadar ön plana çıkartılmış ki, insan da acayip merak uyandırıyor. Diziyi izlerken “Sabah ilk uçakla gideyim” duygusu barındırıyor.


-Elbet yer yer mantık hataları yok değil. Ama hiç rahatsız olmuyorsunuz.


-Styling çok iyi. Görsellik ve cinsellik yerinde.


-Oyunculuklar ise üç-beş kişinin dışında çok başarılı.


-Dizide sıkılmıyorsunuz. Zorla “Yarım kalmasın, bitireyim” duygusu ile izlemiyorsunuz.


-Metin Akdülger’in bazı sahnelerinde “Başarılı oynuyor” diyorsunuz.


-Bir bölüm bittiği anda, hemen bir sonraki bölüme geçmek istiyorsunuz.


-“Of gitmiyor, yürümüyor, çok sıkıldım dedirtmiyor”, “Yarın devam edeyim” duygusu yok.


-Uykun bile gelse “Bitirmek” istiyorsun sekiz bölümü de.


-Gerçek mi? Gerçekten şizofren mi? Hangisi doğru?” gibi sorularla öyle sekiz bölümü bitiriyorsunuz.


-Arkadaşına tavsiye et listesine yerleştiriyorsunuz.

Yani şu iki gündür “Beğenmedim, çok saçma” gibi yorumlar yapan birçok kişi için “Eğer bu bir Türk dizisi olmasaydı, Netflix’deki diğer yabancı dizilerden olsaydı ‘Şu ara ne izliyorsun?’ sorusuna verilen listenin en baş sıralarında olan dizilerden olurdu.


Ciddi bir netflix izleyicisi, olarak bu bakış açısıyla yorumladım.

Cinselliği aşamadık, aşamıyoruz

Evet dediğim gibi yazımda cinsellik yoktu.


Ne kadar okundu bilmiyorum ama “Atiye” dizisi yayına girdiği günden sonra her gazetede ve sosyal medyada açılan magazin sitelerinde Beren Saat’in sevişme sahnesi yer aldı.


Belli ki, dizinin ilk bölümü izlenmiş.


“İşte tamam haber budur” denmiş ve yapılmış.


Oysa ki, dizinin son bölümlerine doğru Beren Saat’in Mehmet Günsur ile olan sevişme sahnesi var.


Ki o daha çok iş yapardı.


Ama işte o kadar sabredilip izlenmemiş.


Oysa ki, 8 bölümcük.


Hap kadar dizi. Hemen izlenip biterdi. Ve sonrasında daha büyük ve sükseli bir haber gelirdi.


Bakın şöyle ben size başlığı vereyim:


-Flaş flaş flaş.


-Beren Saat’in sevişme sahneleri olay oldu. Ya da “Atiye yatakta”


-Beren Saat’in sevişme sahneleri sonrasında Kenan Doğulu kıskançlık krizlerine girdi. Bla bla bla

Çok komik değil mi?


Yani şöyle arkanıza yaslanın bir de geriden okuyun yazdıklarımı.


Nasıl da komik.


Nasıl da sıkıcı.


Nasıl da bayağı.


Yani bunlar 90’ların başlığı, 90’ların mantığı, 90’ların bakış açısı.


Artık gerçekten direk o konuya parmak basmak çok ama çok gereksiz, sıradan ve yavan.


Benim izlemeyi, daha doğrusu sadece instagram da store izlemeyi seven, okumayı sevmeyen insanım da iki gündür birbirine “Beren Saat dizide sevişiyormuş gördün mü, izledin mi?” diye sorup duruyor.


Bu durumu şöyle daha iyi anlatabilirim: Hani bir video dolaşıyor ya “Kanal İstanbul” hakkında. Çocuğu “Kanal İstanbul nedir?” diye soruyorlar. O da yeni bir televizyon kanalından bahsediyor. Yurdum insanı kanal İstanbul’u bir televizyon kanalından ibaret zannediyor.


Onun gibi kısacası.


Farkında mısınız bilmiyorum ama 2020 yılına giriyoruz şunun surasında iki gün sonra.


Ve inanın hiç bir şey eskisi gibi değil ve olmayacakta.


Eski mantık yürütülen her şey yok olup gidecek.


Ve en önemlisi basın dünyası olarak şu cinsellik mevzusunun artık gerçekten fazlasıyla aşılması gerekiyor.


Eski formüller yenilenmesi gerek hem de acilen.

Şu sözleri afiş yap dağıt

Önceki gün Hakan Gence iye yaptığı röportaj vardı Beren Saat’in.


Merak edilen her şeyi anlatmış.


Ama erkek ve kadın arasını farkı anlatan şu sözlerinin afiş yapılıp tüm memlekete dağıtılmasını taraftarayım:


“İş, “Göster oğlum amcalara” ile başlıyor. Sünnet dediğimiz şey bir ‘Ben” aldırmak kadar basit bir operasyonken üzerine bir düğün organize ediyorsunuz. O çocuğun ve bütün sosyal çevresinin, bedeninin bir organına yüklediği anlam bir anda değişiyor. Sonra bu organın bir güç unsuru olarak görüyor, kadın ona razı olmadı diye öldürülebilecek kadar ona anlam yükleniyor”


Başka sözüm yok hakim bey.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR