Cansu Dere’nin “Sadakatsiz” dizisinin fragmanı yayınlandığı günden bu yana yine klasik aldatılma mevzumuz gündemde.
Yani “Erkek, kadını aldatır” konusu.
Cansu Dere’ye de haliyle muhabir arkadaşlar, “Daha önce aldatıldınız mı?” diye soru soruyor.
Cansu Dere de “Elbette” diyerek kahkaha atarak cevap veriyor.
Bildiğim kadarıyla Cem Yılmaz, Cansu Dere’yi, Ahu Yağtu ile aldatmıştı.
Cansu ve Ahu arkadaştı düşünün.
Tabii Cem ve Ahu daha sonra evlendi, bir çocukları oldu elbet ama durum aldatılma ile yaşandı.
Tabii bu bildiğimiz.
Ya bilmediklerimiz.
Yani Cansu bilmediğimiz başka ilişkisi tarafından da aldatılmış olabilir?
Tıpkı sen, ben, o gibi.
İşte o bilmediklerimizi de hep Allah’a havale tabii.
Ancak şu var ki, erkekler aldatıyor efendim.
Aldatmayan erkek yok.
Düşünün dünyaca ünlü yıldızlar Angelina Jolie, Jennifer Aniston, Uma Thurman, Jennifer Lopez, Julia Roberts gibi birçok star itiraf etti aldatıldığını.
Hatta Hülya Avşar da bir keresinde “Aldatıldım” dediğinde birçok kadın “Hülya Avşar bile aldatılıyorsa benim neyim eksik” deyip sineye çekmişti.
Fakat çekmeyin efendim.
Çekmeyin ki, onlarda size daha çok çektirmesin.
Nedense bazı aldatmalar şöyle sürüp gidiyor:
Sevgilisi ya da eşi olan bir adamla ya da kadınla birlikte oluyorsanız unutmayın ki, siz de aldatılacaksınız.
Bu tıpkı domino etkisi gibi.
Mesela bir erkek evli. O erkek bir başka kadınla birlikte. Sonra eşinden ya da sevgilisinden ayrılıyor seninle birlikte oluyor diyelim.
Unutma ki, seni de aldatacak.
Ki yaşanan hikayeler maalesef hep bu yönde.
Bu arada bana da sık sık soruyor bazıları “Hiç aldatıldın mı?” diye.
Şöyle ki, efendim birçok kişi gibi ben de aldatıldım tabii
Hem de en yakın kadın arkadaşımla yakaladım sevgilimi.
Ne fena dimi!
Bu yüzdendir ki, yapmayın hanımlar…
Siz yapmazsanız inanın başkası da yapmayacaktır.
Karşınızdaki yapıyorsa bile siz yapmayın. En azından kendinize saygınız olsun…
Gerçekten yanlış evliliğin bedeli ağır oluyor
Günlerdir eski milli futbolcu Emre Aşık’ın başına gelenleri takip ediyorum ve kahroluyorum.
Çünkü önceki gün kendisinin de ifade ettiği gibi Emre Aşık’ı evlenirken eşi-dostu ve ailesi çok uyardı.
Ve klasik. Bu uyarılar hep boşa çıktı ve Emre kimseyi dinlemeyip nikah masasına oturdu.
Hep böyle olmaz mı?
Emre yalnız değil. Bunu çok kişi yaşıyor.
Hatta ben de yaşadım. Ben de “Aman evlenme” uyarılara aldırmadım bastım imzayı.
Hatta düşünün öz be öz babasının uyarısına kulak tıkadım ben.
Çünkü insanın tam da o durumda gözü kör oluyor.
Daha doğrusu oluyormuş.
Çok hikaye bilmeme, dinlememe rağmen ben de o kahramanlardan biri oldum.
Farkında olmadan.
Çünkü gözüm tamamen kör, kulaklarım sağır olmuştu.
Tabii ben de yalnız değildim.
Birçok kadın da yaşadı benim yaşadıklarımı.
Hatta erkek de.
Hani büyüklerimiz hep, “Evlilik kumar gibidir. Ya kazanırsın, ya kaybedersin” der ya.
Aynen öyle…
Evlilik gerçekten kumar.
Ve bu kumarın bedeli de çok ağır oluyor maalesef.
Hatta seni uyaran “Sakın evlenme” diyenlere de düşman kesiliyorsun.
Evlenmemen gereken kişiye daha da yakınlaşıyorsun.
Ve olan oluyor…
Geçmiş olsun.
Tabii zamanla anlıyorsun gerçeği ama dedim ya geçmiş olsun.
İş işten çoktan geçmiş oluyor.
Ve artık gerçekle yüzleşip, nasıl kurtulacağını düşünüyorsun.
Tabii çirkinleşmeden kurtulanların yanında Emre’nin yaşadıklarının sözü bile olmaz.
Çünkü Emre Aşık’ın yaşadıkları korkunç ötesi.
Yıllardır da bunun savaşını veriyor gördüğüm kadarıyla.
Allah o çocuklara yardım etsin.
İddialara göre böyle korkunç planlar düzenleyen bir annelerinin varlığının olması bile çok kötü bu hayatta.
Onlar büyüyünce bunları tam anlamıyla öğrenince yaşayacakları travmayı düşünebiliyor musunuz?
Çok fena çok.
Böyle bir şeyi kim hak eder?
Bunu ne o aşık olan adam ne de dünyaya gelen çocuklar hak etmiyor aslında.
İnsanlar mutlu olmak için evleniyor.
Güzel bir yuva kurmak için.
Ki bildiğim kadarıyla Emre de öyle yaptı.
Kimseyi dinlemedi, aşık olduğu kadına güvendi.
Nereden bilebilirdi ki, böyle şeyler yaşayacağını.
Emre Aşık, gerçekten çok saygılı ve efendidir.
Çok eski dostumdur ve şimdiye kadar asla kötü hiçbir durumunu görmedim, duymadım, bilmiyorum.
Ki çok zaman geçirdik.
Ortak çok dostumuz var.
Ve Emre’nin harika da bir ailesi var.
Şahane ablaları var mesela. Bayılırdım.
“Bayılırdım” diyorum çünkü Emre evlendikten sonra görüşemedik.
Daha doğrusu ben değil Emre Aşık birçok dostu ile görüşmeyi kesmişti.
Çünkü böyle evliliklerde maalesef durum hep aynı.
O uyaran dostlar yavaş yavaş el çeker.
Ve sonunda da kimsesiz kalıyor gibi olursun.
Onlar seni uyardığı için yaşadığın bu sıkıntılarda da kimsenin kapısına gidemiyorsun.
Haliyle, “Biz sana söylemiştik” sözlerini duymak istemiyorsun.
Çünkü genelde “Ben sana söylemiştim”, “Biz sana çok söyledik”, “Ahhh ahhh dinlemedin bizi” gibi cümleler havada uçuşur.
Ama bu cümleler yaraya merhem olmaz ki!
Tamam işte bildiniz bravo.
Tamam harikasınız hata yaptığını kabul ediyor işte.
Fakat bizim insanımız o yaraya merhem olacağına daha da tuz basar kimi zaman bu cümlelerle.
Neyse Emre’de de böyle oldu işte.
Hep klasik hikaye…
Tamam biliyorum ki, Emre’ye de ilk koşan yine o uyaran dostları olacak.
Çünkü aralarında çok güzel bir bağ vardı. Onların kopacağını düşünmüyorum zaten.
Fakat tam anlamıyla sürekli “Biz sana söylemiştik” ile değil de “Sen güçlüsün atlatacaksın” ile olmanız temennisi ile.
Çünkü gerçekten bu çok önemli…
Neyse Allah bir an önce Emre’yi bu durumdan kurtarsın.
Çocuklarını kurtarsın.
Ailesini kurtarsın inşallah.