Aslı Şen, Cumartesi gecesi izlemeye gittiği Linet'i "Adabı muaşeret" kurallarına uymadığı gerekçesiyle eleştirip, ilk önce "Seyretmiş olduğunuz sanatçı adabı muaşeretten bir haber bir sanatçı. Neden star olamadığını bu akşam anladık. Özellikle kadın kadına gidecekseniz zaten gitmeyin!" diyerek bir paylaşımda bulundu. Ve ardından da konuya açıklık getiren şu açıklamayı yaptı; "Yıllardır canlı müzik mekanlarında birçok sanatçıyı dinlemeye giderim. Genelde de masam en öndedir. Adabı muaşeret gereği sanatçı özellikle ön masalara gözünün ucuyla da olsa saygıdan bir selam verir. Dün gece sanatçımız altı kadından oluşan masamıza bir an olsun gözünün ucuyla bile bakmazken, her nedense tüm erkekli masalara gülücükler gönderiyordu. 2 sene önce Bodrum People'da da yapmıştı, her halde ben yanlış anladım demiştim. Dün gece de aynı şey olunca anladım ki, hanımefendinin tarzından. Sesine bayılmama rağmen, sahnesi ve özellikle kadınlara olan tavrı sebebiyle masamızı erkenden terk ettik" deyip sonunda da, "Mekan sahibi bir iş kadını olarak Aslı Şen" diye de not düştü. Öncelikle Aslı Şen'in eleştirisini ilk okuduğumda şöyle anlıyorum. 1- Ben bir işletmeci ve iş kadını olarak profesyonelce yaklaşıyorum bu konuya ve öyle eleştiriyorum. 2- En önde oturuyorum ki, sahnedeki kişinin bizi görmemesine imkan yok. Tamam "En arkada otursak görmedi" diyeceğim ama görmeyip, fark etmemesine imkan yoktu. En önde oturuyorum diye hava atma derdinde değilim. Olayı anlatmaya çalışıyorum. 3- "Ben ünlü biriyim ayrıcalık istiyorum" demek istemiyorum. Sadece "Görgü kuralları gereği bir selam vermeli" diyorum. Bence Aslı Şen çok haklı bir yaklaşımda bulunuyor. Linet bunu alıp teşekkür edip, sahnedeki eksiklerini tamamlamalı. Belli ki, yanında bayırında, dostu arkadaşı kendisini o gözle izlemiyor. Olabilir. Linet'e bayılırım. Sesine, yorumuna diyecek laf yok. Sahnesini defalarca izledim. Aslı Şen'e bu sebepten hak veriyorum. Ve Aslı Şen'i de çok iyi tanıyorum. Öyle vara, yoğa, dikkat çekmek için, saçma sapan, boşa eleştiriler yapacak biri hiç değildir. Bu tarz insanların yaptığı yorumları ciddiye almak gerek. Sonuçta ekrana çıkan, göz önünde bir iş yapan ünlü ya da ünsüz eleştiriye her zaman açık olmalıdır. Küfür, hakaret olmadığı sürece. Linet değil kim olursa olsun, hangi ünlü olursa olsun kendisini dinlemeye giden insanlarla en azından bir göz teması kurmalı, bir kafa selamı bile olsa teşekkür etmelidir. Konser salonları daha büyük, daha geniş ve en arka taraflar görülmeyebilir. Ve konserlerde ünlü isimler çoğu zaman program akışına sadık kalır. Çok fazla konuşmayı uzatmaz, daha çok şarkı söyler. Bir konser akışı ve programı vardır. Ancak gece kulübü, canlı müzik sahnelerinde sanatçılar daha uzun sahnede kalır ve kendisini dinlemeye gelenlerle daha çok temas halinde olabilir. Özellikle göz teması, sözlü temas, istek şarkıların dile getirilmesi gibi olanakları vardır. Ve kendilerine gönderilen şampanya ya da kendilerinden istenen istek şarkılara yer verirler. Bu sebeple bu mekanların ücretleri daha fazladır. Ve ünlü bir ismi dinlemeye gelen kişiler çok yüksek paralar öder. Yani Aslı Şen'e şiddetle katılıyorum. Linet ya da başka bir ünlü. Dinleyen kişi kim olursa olsun ona en azından bir selam vermeli. Sözlü olmasa bile göz teması kurmalı ve en azından teşekkürünü belirtmeli. Sonuçta ünlü isimler canlı müzik mekanlarından daha fazla para kazanır. Ve dinlendikçe sahneye daha çok çıkar. Öte yandan Linet'in eleştiriler karşısında küsüp, daha farklı bir yaklaşımda bulunmaması gerektiğini düşünüyorum. Ki sonuçta ünlü ya da ünsüz hiç fark etmez dinleyicisinden haklı bir eleştiri alıyor. Ne sesine, ne yorumuna kötü bir söz söylemiyor Aslı Şen. Bu anlamda sahnesinde eksik olan bir detay bir seyircisi tarafından kendisine belirtiliyor. Bu çok normal. Olaya böyle yaklaşırsa kendisi için bence daha güzel olur diye düşünüyorum. Mekanlara özellikle kadınlar gidiyor Aslı Şen'in eleştirisinde bir de "Malum restoranlar bu tarz eğlence mekanları özellikle kadınların tekelinde ve yönlendirilmesi ile çalışıyor. Özellikle kadın guruplarının huzurla eğlenmesi gece hayatı için çok önemlidir" cümlesi var. Bu cümleye de şiddetle katılıyorum. 1-Konser alanları. 2-Kafeler. 3-Restoranlar. 4-Gece Kulüpleri... Kadınların tekelinde. Eğer bir kadın bir mekanı severse o mekan daha çok dolar taşar. Dikkat edin mekanlarda çok daha fazla kadın var. Ve bu kural günden güne daha da çok işliyor. Evet "Parayı erkekler ödüyor, erkekler harcıyor gibi bir mantık var" ama yanlış. Artık öyle bir mantık kalmadı. Yeme-içme-eğlence hayatına kadınlar yön veriyor. Son yıllarda mekanların işletmesinde de daha çok kadınlar iş başında. Bu sebeple kadınların mutlu olması, huzurlu olması o mekan için en büyük avantajı sağlıyor. Neden? Amerikalı aktör Alec Baldwin'in kuru sıkı sanarak sette ateşlediği ve görüntü yönetmeni Halyna Hutchins'in ölümüne neden olan silahın içinde gerçek mermi varmış. İyi de neden? Allah'ım daha ne tuhaf şeyler duyacağım, göreceğim acaba! Sonuç olarak oyuncunun burada bir suçu yok anladığım kadarıyla. Ki setlerde bu konulardan görevli insanlar var. Kıyafet sorumlusu gibi. Gerçekten anlamak mümkün değil. Bu resmen cinayet. Sanki o silahı oyuncuya uzatan kişi bunu planlamış gibi. İnsan bir kontrol eder. Sonuçta silah bu? Büyüklerin bir lafı vardır hani; "Şeytan doldurur" diye. Aynen öyle bir şey. Boş silahı bile eline alırken insan tedirgin olur zaten. En azından ben öyleyim. Aman siz siz olun dikkat edin.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR