Uzun zaman sonra Cuma günü Gülşen'i izledim. Nasıl özlemişim. Gülşen ilk iki şarkı sonrası, "Azur beni temizlikçi zannediyor" diye girdi konuya.

Meğer Gülşen'in oğlu Azur annesinin Gülşen olduğunun farkında değilmiş. Ne iş yaptığını, hatta ünlü ve şöhretli bir anne olduğunu da bilmiyormuş. Gülşen, "Pandemi döneminde evde o kadar temizlik yaptım ki, Azur beni evde sürekli temizlik yapan, yerleri silen bir anne olarak biliyor. Son aylarda sürekli konserlerim var. Azur da 'Sürekli nereye gidiyorsun' diye kızıyor. Ben de "Yatcaz kalkıcaz ordayım diyorum. Sonra bu şarkımın klibini izlettim. Sözlerini öğrettim. Bana, 'Anne nereye gidiyorsun yerleri sil' dediği zaman ben de 'Yatcaz kalkıcaz hooop ordayım' diye şarkı söylüyorum. Bu hafta Azur ne iş yaptığımı öğrenmiş oldu. Benim için önemliydi. Sizinle paylaşmak istedim. Temizlik işi varsa geleyim, hatta masaları sileyim" tadında hem içini döktü hem de espri yaptı masalarda oturan misafirlerine.

Ünlü anne ve babanın çocuklarının kaderi bu.

Anne ve babalarının işlerini öğrendiklerinde "Ya benim annem bu işi mi yapıyormuş" tadında küçük bir şaşkınlık yaşıyor. Ya da hiçbir şey olmamış gibi, "O benim annem, ne ünlüsü" diyerek kaldığı yerden devam ediyor.

Bakalım bu saatten sonra hayatı nasıl yol alacak Azur'un. Ünlü ve şöhretli bir anne, babanın çocuğu olarak şekil mi değiştirecek.

Yoksa "Amannnn ne ünlüsü" mü diyecek.

Gülşen’in sahnesi mi kıyafetleri mi?

Aslında sahneye çıkan bir sanatçı için şarkı, yorum, sahne, performans, ışık, ses, kıyafet, saç, ayakkabı bir bütündür.

Biri eksik oldu mu hemen göze batar.

Sanatçı ile birlikte orkestranın kıyafetleri, ayakkabısı, saçı, başı bile önemli ve bir bütündür. Bunu da es geçemeyiz.

Ancak "Gülşen'in sahnesi" ve "Gülşen'in sahne kıyafetleri" diye de ikiye ayrılır olmuş.

Bunu Cuma günü gittiğim Jolly Joker Private'de fark ettim.

Gündüzden, "Akşam Gülşen'i izlemeye gidiyordum" dediğimde, "Ooooo bakalım ne giyecek" dendi. Mekanda Gülşen çıkmadan önce,, "Gülşen'in kıyafetini merak ediyorum" cümlesine denk geldim. Mekanda da, insanların dört gözle Gülşen'in kıyafetini beklediğini fark ettim.

Uzun süredir de Gülşen'i izlemeyen biri olarak ben de haliyle kıyafetini bekler oldum. Ancak en çok da sahne performansını merak ediyordum. Ki son zamanlarda çok çok iyi olduğunu duyuyorum.

Neyse efendim Gülşen sahneye çıkar çıkmaz, arka ve sağ yan masa olmak üzere, "Aaaaa" diye bir ses duydum. Çünkü Gülşen hiç tarzı olmayan bir kıyafetle çıktı karşımıza.

Kimisi, hatta çoğunluk beğenmedi. O an paylaştığım görüntüler sonrasında sosyal medyadan gelen tepkiler doğrultusunda anladığım buydu. Ancak mekanın o gün ilk açılış günüydü. Ve Gülşen ile açılış yaptı. Bir kere Jolly Joker, bilinen mekanlarının aksine bu mekanında daha gazino havası yaratmak istemiş.


Sahne ışıkları, yemekli ve oturma düzeni. Beyaz masa örtüleri, loca konsepti ile tam bir gazino havasındaydı.

Gülşen de bu mekanın ruhuna uygun bir kıyafet tercihi yapmış ki, doğru bir tercihti bana göre.

Ancak izleyicinin Gülşen'den alışık olduğu bir kıyafet şekli olduğu için şaşırdı.

Oysa ki, o gece kıyafetin verdiği bir tarz ve dokunuş ile Gülşen'in keyfi çok yerinde ve sürekli, "Sabaha kadar şarkı söylemek istiyorum. İçim kıpır kıpır", "Sahneden hiç inmek istemiyorum" diye diye ara bile vermedi.

Ve adeta assolist havasındaydı.

Benim hissettiğim de Gülşen'in pozları ve kıyafetleri, sahnesinin önüne bir tık geçmiş gibi. Bence acilen bu durumu biraz yumuşatmalı. Kıyafet, tarz, stil tabii ki, önemli ama daha fazla sahne, performans, şarkıları konuşmalıyız Gülşen.

Aman dikkat!!!

Güzel bir mekan olmuş

Pandemi uzun bir süreydi.

Uzun bir süre mekanlar kapandı. Hatta çalışanlar perişan oldu. O yüzden yapılan her türlü yatırımı destekliyor ve alkışlıyorum. Her mekana da gitmeye çalışıyorum.

Cuma günü açılan Jolly Joker Private de tam bir canlı mekan mekanı olmuş. Eski gazino havasında. İlk günün günahı olmaz. Tabii ki, eksikler var. Ancak bu eksiklerin hemen tamamlanacağı profesyonel bir ekip var.

Gülşen ile açılış yaptılar. İkinci gün de Selami Şahin çıktı. Hakan Altun, Merve Özbey, Bülent Ersoy, Linet, Simge Sağın, Yıldız Tilbe, Berkay, Ayta Sözeri, Yaşar ile uzun bir liste var. Hatta 31 Aralık yılbaşı gecesi de Candan Erçetin çıkacak.

Şık ve güzel bir mekan.

Beyaz masa örtüleri ile de göz dolduruyor.

Ben beğendim. Memlekete şu dönemde yatırım yapan herkesi de gerçekten alkışlıyor ve destekliyorum. Çünkü iş imkanı sağlanıyor. İnsanlar evlerine ekmek parası götürüyor.

Özellikle mekanların ayakta kalabilmesi için de ünlü isimlerden ücretlerinde mantıklı olmasını diliyorum.

Geçtiğimiz zamanlarda canlı müzik mekanı yapan çok kişinin dertlerini dinlemiş sık sık da bu köşede dile getirmiştim. İnşallah her mekan uzun soluklu olur. Ve güzel işler yapılır.

Fransa’dan geldi memleketine yatırım yapıyor

Ülkemize yatırım yapan herkesi canı gönülden tebrik ediyor ve ayakta alkışlıyorum.

Beş yıl önce tanıştım Özlem Posbaşoğlu ile.

Fransa'da doğmuş büyümüş. Ailesi hala orada. Ve kurduğu Imperial markasının ilk şubesini de orada açmış. Ancak dükkanı kapatıp ülkesine gelmiş.

Ve "Ben tüm yatırımlarımı ülkemde yapacağım" demiş.

Markasını orada kapatmış ve İstanbul'da beş yıl önce ilk şubesini açmış. Ben de o yıllarda tanıştım Özlem ile... Çalışkanlığını, azmini çok sevdim. Beş yıldır geldiği noktayı da ayakta alkışlıyorum. Nişantaşı, Bağdat Caddesi, Bursa, İzmir, Antalya, Ankara'dan sonra Cumartesi günü Gaziantep'te yedinci en büyük şubesini açtı.

Ve tüm bunları kendisi yapıyor. Herhangi bir ortağı yok.

Ben de bir günlüğüne kalktım gittim. Gülben Ergen de bir yıldır Özlem'den destek alıyor. O da geldi. Gaziantep'in bana göre eli, kolu, olmazsa olmazı, Hişvahan'ın patroniçesi Mine Özmen de her an desteğini hissettirdi. Her türlü yardımı sağladı.

Kadın kadını böyle desteklediği, alkışladığı zaman çok güzel oluyor. Nasıl mutlu ve güzel bir gün geçirdim Gaziantep'te anlatamam.

Helal olsun böyle çalışkan, kendi ayakları üzerinde duran kadınlara. Hayatını boş boş geçirmeden nasıl da güzel işler yapıyor bazı kadınlar.

Helal olsun!!!

Tüm zorluğa rağmen yılmayan tüm kadınlara.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR