Düşünsenize.
Sevdiğin adamla ya da kadınla birlikte arabada yol alıyorsun. Arabanın içinde sadece ikiniz varsınız. Belki kahkaha atıyor, belki hayal kuruyor, belki de bir gün sonra dostlarla buluşulacak akşam yemeğini planlıyorsun.
Ya da çok kısa süre sonra yaşanacak yılbaşı gecesinde yapacaklarını planlıyorsun.
Ya da çıkacağın seyahat için plan yapıyor, yapmak istediklerini anlatıyorsun.
Ya da kavga ediyorsun. Hem de en şiddetlisinden. En kırıcısından. En berbatından. Ya da hiç konuşmuyorsun. Sessiz sessiz yol alıyorsun.
Kim bilir!
Ne konuşuluyordu, ne düşünüldüğünü, ne hissedildiğini kim bilebilir.
Sadece iki kişi.
Peki ne oldu!
Biri hayatını kaybetti, diğeri ise hayatta kaldı.
Acısıyla, en üzücü haliyle geride kaldı kalan. İnsanın, eli, kolu, kanadı kalkmaz ki!!!
İnsan düşünemez, insan nefes aldığını anlamaz ki!!
Hayaller, umutlar, planlar bir anda yok oldu. Her şey karardı.
Gülçin Ergül yaralandı. Sevgilisi Erdal Şeyda Lafçı ise hayatını kaybetti.
Duyduğum andan itibaren yüreğim sıkışıyor, kalbim acıyor. Trafik kazası ne kötü bir şey. Ne kahredici ne feci bir şey. Allah Gülçin'e gani gani sabır versin. İnşallah bir an önce toparlar kendine gelir.
Ve bu hayatın bir anlık, bir saniyelik olduğunu da unutmamak gerek. Hayat öyle acımasız öyle bir anlık, öyle bir saniyelik ki! Keşke bunu hiç unutmayarak yaşasak.
Erdal Şeyda Lafçı'nın da mekanı cennet olsun.
Baba evlenebilir sorun yok, kadın evlenemez öyle mi?
Şu meşhur "Sadakatsiz" dizisine denk geliyorum ara ara. Şöyle tuhaf şeyler oluyor? Adam, kadını aldatıyor. Sonra boşanıyor. Boşandıktan sonra adam evleniyor bir de çocuğu oluyor. Ama aldattığı eski eşinin de peşini bir türlü bırakmıyor. Türlü türlü numaralar. Neyse izleyenler biliyordur. Bir daha bir daha üstünde durmaya gerek yok. Olaylar tuhaf şekilde yol alıyor. Neyse aldatılan kadın 2-3 yıl geçiyor ve evlilik teklif alıyor. Aman da aman. Aldattığı babasına isyan etmeyen o çocuk anneye nasıl isyanda, nasıl bağırıyor, çağırıyor. O adam annesine nasıl evlenme teklif edermişler falan. Anneye nasıl dayılanıyor. Peh ki ne peh! Neden? Pardon da neden? Babaya dayılanmayan çocuk, anneye neden bağırıp çağırıyor. Senaristlerin bu hallerinden, korkunç diziler yazmasından yıldım. Memlekette zaten kadına şiddet, hiddet, saygısızlık almış başını gidiyor. Senaristler de çanak tutuyor. Alkışlıyorum! Kim ne isterse giysin bırakın İzel sonrası en son Bendeniz de dekolte kıyafet giyen şarkıcılara tepki gösterip; "Kıyafetten önce sanatçının performansı gelir. Ne gerek var" demiş. İyi de kime ne!!! Allah aşkına kim ne giyerse giysin bırakın, siz bakın kendi işinize. Siz hiç Madonna'nın Jennifer Lopez'e laf ettiğini, Rihanna'nın Beyonce'yi kıyafeti ile eleştirdiğini duydunuz mu? Ya gerçekten bi bırakın. Komik olmayın. Bakınız kendi işinize. Siz giymeyin. Size zorla giyin demiyor ki, insanlar.