Ve Ajda Pekkan son zamanlarda konuşulan "Seksi kıyafetler" konusuna önceki gün Harbiye Açıkhava Konseri'nde sahnede değindi.
Şöyle dedi Süperstar derin yırtmaç dekoltesini açıp; "O illüzyonu yapmazsan olmaz. Doğru düzgün şarkı söylersiniz geçer. Radyodan da, CD'den dinlersiniz geçer. Ama birazcık da görsellik lazım. Hele sizlere" dedi.
İşte bu...
Aslında anlatılmaya çalışan bu da; sahne bir illiüzyon işidir.
Sahne bir bütündür. Ünlü ismin bir sesi gibi kıyafeti, dekoru, saçı, başı, makyajı. Orkestranın kıyafeti. Her şey bir bütün.
Gülşen kıyafeti ile sahnede şovunu bütünleştiriyor. Görsele hitap ediyor.
Ama sokakta o kıyafetlerle dolaşmıyor arkadaş. Artık bunu bi aklınız aysa mı? Zaten bunu da sık sık da görüyoruz. Geçen daha bir tişört, bir kot sokaklarda dolaşıyordu. Kimse tanımamış hatta.
Yani aslında anlatmak istenen net; sahne şov yeridir. Nokta.
Biri çıkıp "Gülşen'ın kıyafeti bla bla bla" diye konuşuyorsa bilin ki, kendinden söz ettirmek istiyordur.
Gündem zamanı geldi demek
Safiye Soyman; "Her erkek aldatır. Bana hissettirmesin, çaktırmasın" diyor.
Faik Öztürk; "En şık giyinen kadın Gülşen'i seçmişler. İki parça kıyafetin neresi şık. Kocası karışmıyor her halde" diyor.
Gereksiz gündemlerde yine Safiye Soyman ve Faik Öztürk açıklamaları.
Gündem zamanı gelmiş demek ikilinin.
Tamam seviyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz bu ikiliye. Ama artık dönem değişti Safiye-Faik. Biraz şu açıklamalarınıza dikkat mi etseniz.
Bir de artık Gülşen kıyafetlerinden konuşmak o kadar gereksiz bir durum aldı ki!!!
Yani gündeme gelmek için Gülşen kıyafetine saldırmak out.
Aklınızda olsun.
İrem Derici de "Safiye'nin saçını başını yolmak istedim" demiş. Duygularıma tercüman olmuş ki, ben önceki gün yazmıştım bu konuda. Susun diye.
Çıkıp böyle çok matah bir şeymiş gibi konuşmayın diye.
Evet konuşmayın susun ya. Siz ne yaşıyorsanız yaşayın. İki mikrofon bulduğunuz diye coşmayın. Yeter!!!
Sizin saçma fikirlerinizi bilmek istemiyoruz. Kabul etmek istemiyoruz.
Aldatma aldatmadır. Bu kadar bitti.
Nokta...
Bunun çaktırmasın, çaktırmaması olmaz.
Business bilet sorunsalı
Emre Aydın, business uçak biletlerini paylaşanlara "Bu yaptığınız zengin olduğunuzu göstermiyor, bileti başkasına aldırdığınızı, sonradan görme ve görgüsüz olduğunuz gösteriyor" demiş. Çok güldüm ama bu görgüsüzlük bitmez Emreeeee. Yıllardır bitmeyen sorunsal bu. Ben de çok kez yazdım, çizdim. Ama bitmez. Anlamıyorlar, anlamıyorlar. Bazıları o bileti paylaşınca kendini matah bir şey zannediyor. Mesela "Ben sizden zenginim, ben sizden farklıyım, ben sizden daha mevkii sahibiyim" gibi bir noktaya ulaştığını düşünüyor. Kardeşim sen uçaktan iniyorsun, bavulunu beklerken mesela eşitleniyorsun. En hafifinden. Bavulun erkenden gelmiyor ki, sen de herkes gibi bekliyorsun. Ha Business da uçmuşsun, ha en arka koltukta. Fark etmiyor. Tek fark portakal suyu içiyorsun. Ya orada uçtuğunu göstermeye gerek yok. Ama bileti paylaşan arkadaş, bunu anlamayacak kadar sığ. Sadece biletle bitmiyor bu hadise; özellikle çantaları gözüksün diye uğraşan kadınların da business bileti çekip paylaşmasından bir farkı yok. Ya da direksiyonu tutarken saatini çekip paylaşan da aynı. Çok var çok. Hangi birini anlatacaksın. Hangi birini konuşacaksın. Hava atayım derken rezil oluyorlar farkında değiller. Gerçekten memlekette görgüsüzlük diz boyu. Bizim gibi başka ülkeler de yok değil. Onlarla aynıyız bu konuda. Onlarda bunu yapıyor. Marka gösterme yarışı var bu ülkeler arasında. Bu arada asıl rezillik fake çanta ve saatleri göstermek. Aman dikkat hanımlar-beyler. Çok belli oluyor.