Önceki gün konumuz klasik, yüz yıllardır konuşulan, "Arkadaştan sevgili olur mu?" mevzusuydu.
Aynı gün, Birce Akalay, birlikte tatile çıktığı "Dostum" dediği İbrahim Çelikkol hakkında, "İbrahim benim canım dostum, arkadaşım. Eski eşi Mihre de arkadaşım. Yani üzülüyorum böyle şeyler çıktığı zaman. Bir kadın ile bir erkek arkadaş olamaz mı? Acaba bu, niye bu kadar anormal?" dedi.
Ve yine aynı gün, ünlü İngiliz şarkıcı Adele, daha önce arkadaş olduğu şimdi ise sevgilisi olan spor menajeri Rick Paul için, "Daha önce hiç böyle aşık olmamıştım. Ona deliler gibi aşığım" dedi.
Bir ay önce benim de tanıdığım bir erkek arkadaşım çocukluğundan bu yana en yakın arkadaşı olan kız arkadaşı ile evlendi.
Mesela Arda Turan ve Aslıhan Turan.
Hatırlayın inanılmaz yakın arkadaşlardı. Hatta birbirlerinin sevgililerini biliyor, birlikte takılıyordu. Ama sonra ne oldu? Evlendiler ve şimdi iki çocukları var. Ve çok mutlular.
Daha sayamayacağım kadar çok örnek var aslında. Neden olmasın!!!
Çünkü birbirlerini anlıyor ve çok iyi tanıyorlar.
Çünkü birbirlerinin nasıl mutlu olacağını da çok iyi biliyorlar.
Çünkü birbirlerinin neyi sevip, sevmediğin de çok iyi biliyorlar.
Çünkü insanlar mutsuzluktan ve yalnızlıktan ölürken onlar başkasının mutsuzluğuna ortak olmayıp kendi hayatları için karar veriyorlar.
Eğer başıma bir şey gelmeyecekse Birce Akalay aylar sonra, "Ben İbrahim'e aşık oldum birlikte çok mutluyuz" dersen asla kınamam, şaşırmam ve "Mutlu olsunlar" derim.
Neden olmasın arkadaş!!!
Millet gerçekten mutsuzluktan ve yalnızlıktan ölüyor farkında mısınız? Kalıplara sokulmuş arkadaşlıklar, ilişkiler ve evlilikler var. Çoğu insan aynı evin içinde yalnızlık ve mutsuzluk çekiyor.
Bırakın insanlar mutlu olsun. İlla ki, bazı şeyleri bir kalıba sokmaya gerçekten ne gerek var. Kim kiminle mutlu oluyorsa olsun.
Kime ne!!!
Sana ne!!!
Size ne!!!
Bize ne!!!
Onun dışında erkekten ya da kadından arkadaş olmaz mı?
Başkasını bilemem ama kendi adıma söyleyecek olursam bal gibi de olur, oluyor.
Kadından daha çok erkek arkadaşım oldu her zaman. Hem dert ortağım, hem sırdaşım, hem de ekmeğimi paylaştığım, aynı masada saatlerce yemek yiyip sohbet ettiğim, tatillere gittiğim erkek arkadaşlarım oldu.
Ne onların bana bir saygısız hareketi oldu ne de benim tuhaf düşüncelerim.
Hala görüşürüz, konuşuruz, haberleşiriz. Ama aralarından birine de bir şey hissetseydim ya da karşılıklı bir şeyler hissetseydik hiç kimseyi de umursamam yaşardım.
Neden mi?
Ben hayatımda sadece aileme, yani anneme ve babama hesap veririm.
Yani dış kapının dış mandalı diyebileceğim, ona, buna, şuna hesap vermem kimse kusura bakmasın. Hele ki, işleri sadece dedikodu yapmak, başkasının mutluluğundan gözü olan, kıskanç insanlara hiç hesap vermem ki sizler de vermeyin.
Çünkü bu kan emen insanlar başkasının mutsuzluğundan mutlu oluyor. O derece kıskanç ve fesatlar.
Benden size tavsiye. Ve yılların tecrübesi ile sabit.
Bravo Ebru
Uzun zaman sonra en nihayetinde Ebru Yaşar'ı Cumartesi günü Alaçatı sahnesinde izleyeceğim. Çünkü Ebru'nun hem sahnesine, hem de şarkılarına hayranım. Fakat onun öncesinde Ebru'yu "Orman" projesinden dolayı kutluyorum. Çünkü Ebru Yaşar, altı açık hava konserinden hiçbir ücret almadan bir orman oluşturuyor. Ve ormanın yarısı tamamlanmış bile. Ebru Yaşar, "Tamamen sevgimle, tamamen saygımla ve tamamen insani borcumla; geleceğe, hayata, sizleri de katarak, sizlerin haberi olmadan yaptım bunu. Çok teşekkür ederim iyi ki varsınız" diyerek duygularını dile getirmiş Ayvalık konserinde. Tüm konser gelirleriyle, sessiz sedasız başlattığı bir çalışma ile hem de. Bravo gerçekten. Ayakta alkışlıyorum. Çünkü geçen yaz malum cennet memleketimizin birçok köşesinde yangınlar vardı. Ormanlarımız kül oldu ve onların yerine acilen yenileri olmalı. Her şeyi devletten beklememek gerek öyle değil mi? O yüzden de Ebru Yaşar'ın bu projesini ayakta alkışlıyorum gerçekten.