-Astrologlar, "Akışına bırak" diyor.

-Sevgilisinden ayrılma kararı alan arkadaşım; "Ne olacaksa olsun akışına bıraktım" diyor.

-Boşanmak üzere olan tanıdığım, "Artık akışa bıraktım kendimi" diyor.

-Birine aşık olan bir tanıdığım, "Akıştayım akışta" diye diye dolanıyor.

-Z kuşağının söylemine bakıyorum, "Akışta kal" diyor başka bir şey demiyor.

-Arkadaşıma derdimi anlatıyorum, "Dert etme Esin akışına bırak, sal gitsin" diyor.

Sağım, solum, önüm, arkam "Akışta da akışta"

Şu ara "Akıştayım akışta, ne olacaksa olsun akışta, gelsin bana akışta akışta... Taşalım hep birlikte akışta akışta" tadında bir şarkı yazılsa dillere dolanır söyleyeyim.

O derece millet akışta.

Ben de "Nasıl kalınır akışta" diye Google amcaya sorayım dedim. Karşıma şöyle on tavsiye çıktı.

1-Her şeye evet demekten vazgeç.

2-Rahatla.

3-İç sesini eğit.

4-Yataktan olumlu kalk.

5-Anda yaşamayı öğren.

6-Bakış açını değiştir.

7-Kendin ol.

8-Şükretmeyi öğren.

9-Müzik dinle.

10-Sevdiklerinle vakit geçir.

İyi de ben bunların bazılarını yapabilsem zaten akışa girmemek gerek. Akış bana gelsin de nasıl olacak. Bu stresli yaşamda nasıl kalınacak akışta. Kalabilene bravo diyor akışa gel akışa diyorum.

Dır dır yok, bır bır yok

Hafta sonu dört erkeğin olduğu bir masada oturuyorum.

Biri ya eşinden ya da sevgilisinden dertli. Hepsinin de ortak noktası şu; kadınlar.

Hepsinin dilinde şu cümleler;

-Kadınsız hayat ne güzel olurdu arkadaş.

-Dır dır yok.

-Bır bır yok.

-Nereye gittin yok.

-O kimdi yok.

-Kiminle oturuyordun yok.

-Kime selam verdin yok.

-Kimi takibe aldın yok.

-Kiminle selamlaştın yok.

-Kim aradı yok.

Diye diye sayıklanıyorlardı.

Tam o esnada kadınlardan şikayet eden arkadaşımın sevgilisi aradı, hemen hazır ola geçip, "Efendim sevgilim, seni çok özledim aşkım, yarın kavuşuyoruz" diye söylenmez mi?

Sonra diğeri, "Of be sevgilimi özledim" demeye başladı.

Diğeri, "Yok yok dır dır etseler de kadınlar olmadan olur mu?" diye sayıkladı.

Anlayacağınız kendileri yazıp, kendileri oynadı. Ben de hayretler içinde izledim. Söyleyeceklerim bu kadar hakim bey..

Bu arada hanımlar biraz dır dır etmeyin de kıymetinizi bilsinler.

Evlilikten ne bekliyorsunuz hiç anlamıyorum

Hiç evlenmeyen arkadaşlarım, "Evlenince şöyle olacak, böyle olacak" diyerek iç geçiriyor.

Evlenen dostlarım, "Amaaaan evlilik mi? Bir daha asla" diyor.

Şimdi gündemde Oğuzhan Koç ve Demet Özdemir'in evliliklerinde yaptıkları tartışma konuşuluyor. Kimisi, "Bulmuş gül gibi kızı daha kaç ay geçti" diyor. Kimisi de, "Bulmuş Oğuzhan gibi çocuğu. Ne saçma" diyor.

Yani ben evlilik uzmanı değilim elbet. Ama "Evlilik" mevzusunu bu kadar abartmamak mı gerek.

Sonuçta iki insan bir araya geliyor. Birlikte yaşamaya çalışıyor. Bunun için emek sarf ediyor. Sorunlarla boğuşuyor falan filan. Yani sonuçta evlilikte sorunlar olabilir. Kavga olabilir, tartışma olabilir. Bunu fazla büyütmemek mi gerek acaba.

Bizim ülkemizde bence hamilelik de fazla abartılıyor. Ama Avrupalı kadına bakıyorum gayet doğal akışında yaşıyor.

Anlayacağınız bizim insanımız her konuyu abarttığı gibi bu konuları da fazlasıyla abartıyor.

Kim uyuyabiliyor ki!!!

Müjde Uzman, "Uyuyamıyorum" diye isyan etmiş. Ben tam haberi okurken, "Kim uyuyabiliyor ki!" diye söylenirken meğer sosyal medya çalkalanmaya başlamış. Yani bu çalkalanmadan, memleket olarak uykusuzluk çektiğimizi anladım. Sonuçta, ciddi bir felaketten geçtik, hala da geçiyoruz. 11 bölgede yaşanan deprem yüzünden hala acı çekiyoruz. Kayıplarımız çok fazla. İnsanımız çadırlarda kalıyor. Bizler her an deprem bekliyoruz. Siyaset depremleri hiç durmuyor. Her gün bir olay oluyor. Yani kısacası nasıl uyuyalım zaten. Uyuyanların da, öyle derinden derine uyuduğunu düşünmüyorum.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR