Bu satırları size, çok sevdiğim insanların çalıştığı ve bazılarını da tıpkı eğlenmeye gelen onca insan gibi kaybetmiş olmanın büyük acısıyla, yılbaşı gecesi Reina'da ‘olması' değil ‘olmaması' tesadüf biri olarak yazıyorum.
Sürekli gittiğim, İstanbul'da olmasından gurur duyduğum bir mekan ama orada değilim... Neden? Çünkü etrafımdaki hiç kimse bu yılbaşı dışarıda olmak istemedi. Açıkçası, insanların içinden gelmedi eğlenmek. Bir arkadaşımızın evinde buluşmaya karar verdik. Normal bir günde bile İstanbul trafiğinde en iyi ihtimalle 45 dakikada gidebileceğim mesafeyi 15 dakikada aldım. Bomboştu sokaklar; ruhsuzdu mekanlar, insanlar...
Herkesin dilediği huzurdu
Yalandan kutladık işte...
Yeni yılın gelişinden çok acılarla dolu 2016'nın bitişine seviniyorduk aslında. Her birimizin ağzında aynı cümle vardı: "Şu 2016 bir bitse gitse..." Sanki 2016 giderken yaşattığı tüm acıları da yanında götürecek, 2017 tertemiz gelecekti.
Kimse bol kazanç, şans, aşk filan dilemiyordu kendisi için. Herkes "Huzur" diyordu, barış diliyordu, "Güzellikler görsün" diyordu ülkemize.
Maalesef öyle olmadı. 1 saat 15 dakika sürdü bu cılız umudumuz.
Başımız sağolsun Türkiye...
Buralardan gitmek...
Birkaç ay önce Bali'ye gittiğimde, bir balayı adasıyla karşılacağımı sanıyordum. Oysa ki huzurun, sukünetin, doğa mucizelerinin, sakinliğin adasına gittiğimi bilmiyordum. Burada çok sayıda Türk'ün yaşadığın da...
Hayatın yavaş ve sindirterek aktığı bir ada.
Gazetede okudum, Bennu Gerede de 4 çocuğunu alıp bu adaya taşınmış. Farklı dinlere mensup insanların nasıl ahenk içinde yaşadığından bahsediyor. İnsanlarının mutlu ve sevgi dolu olduğundan. O kadar isterdim ki, şurada Bali için yazdığım her şeyi bugün kendi ülkem için de söyleyebilmeyi...
Bodrum'un ikinci Nalan'ı
BODRUM'UN artık iki Nalan'ı var. Yıllardır Bodrum'da yaşan Akrep Nalan'dan sonra Of Aman Nalan da Bodrum'a taşındı.
İstanbul'un keşmekeşine, kötülüğüne, trafiğine, kirliliğine, kabalığına, pahalılığına tahammül edemeyen ‘yüreği hala nasır tutmamış' insanlardan biri Nalan...
Geçen hafta Bodrum'a yerleşen ünlü sanatçı, henüz bir hafta olmasına rağmen şimdiden dünyasının değiştiğini söyledi.
Yakında albümü çıkacak Nalan'ın. "Stüdyo için gidip gelmek zor olmayacak mı Bodrum'dan?" diye sordum. Güldü Nalan, "İstanbul'daki evimden stüdyoya gitmem zaten iki saat sürüyor. Buradan uçakla bir saat. Benim için çok daha kolay oldu" dedi ve ekledi: "İstanbul'daki evimizi kapatmadık. İş için gidip gelirim ama kalan vaktimi burada huzurla, sakinlikle, mutlulukla geçirmek istiyorum. Galiba hayatımın en doğru kararını aldım."
Bu açıklamaya uzaylılar bile inanmaz
‘UZAYLI' türkücü Mustafa Topaloğlu 18 yıldır birlikte yaşadığı iki çocuğunun annesi Derya Hanım'ı oturduğu sitenin kafetaryasında darp etmiş. Derya Hanım, "Sebepsiz yere" diyor sanki şiddetin bir mazereti olurmuş gibi...
Topaloğlu ise durdu durdu bir açıklama yaptı. Efendim, kendisi Derya Hanım'a kızmış, elinin tersiyle itmiş, o sırada parmağındaki yüzük kadıncağızın gözüne gelmiş. Elini savurduğunda olmuş, yoksa vurmak filan değilmiş maksadı... Kadıncağızın yüzü gözü de bu sırada dağılıvermiş...
Yıllardır bize uzaylı geyikleri yapıp, ‘Abu çi çi' diye şarkılar filan söyleyip yüzümüzü güldüren Topaloğlu'na yakıştı mı şimdi?
Onun bu anlattıklarına uzaylılar bile inanmaz. Şiddet yanlısı erkeklerin de gözümüzde zerre kadar kıymeti kalmaz... Bunca yıldır insanları güldürmek üzere kurduğu şöhreti böyle bitmeseydi keşke...