Çocukluk arkadaşım Hepgül'ün 21 yaşındayken, kendisinden 31 yaş büyük Atilla Özdemiroğlu ile evlendiğini duyduğumda aklımdan "Neyin peşinde?" diye geçirmiştim. Meğer aşkınmış... O günden, Özdemiroğlu vefat ettiği güne kadar yani 20 yıl, çoğumuzun yaşamadığı-yaşayamadığı gerçek bir aşkın tanığı oldum. Dersimi aldım, bir daha da kimsenin ilişkisine önyargılı yanaşmadım. Şimdi Hepgül-Atilla Özdemiroğlu'nun 22 yaşındaki kızı Lidya, kendisinden 31 yaş büyük Levent Yüksel ile birlikte. Ne tuhaf bir kader...




SENİN KONUŞAMADIĞINI




Bu ilişkiyle ilgili hemen herkes aynı şeyi söylüyor, "Bu kadar yaş farkı olan insanlar birlikte ne paylaşır ne konuşur?"...


Hani duyan da sanacak ki her birimiz müthiş ortak noktalarımızın olduğu insanlarla beraberiz ve gece gündüz, derin entelektüel tartışmalar içindeyiz... Ama yine de bu çok meraklı olanlar için bu çift neyi paylaşır neyi konuşurun yanıtını vereyim: Aşkı paylaşır ve bu yorumları yapanların çoğunun hayatları boyunca hiç konuşamayacağı müziği, sanatı, hayatı konuşur.




YAŞTA DEĞİL BAŞTA




Lidya 22 yaşında çok iyi eğitim almış, akıllı mı akıllı, deniz derya bir genç kız. Bazen ben de Lidya'yı arar, ondan fikir alırım. Çünkü fikir sahibi olmak yaş ile değil, algılarının açık olması, zeka, okumak, araştırmak, görmek, düşünmek gibi başka durumlarla ilgili. Yanlış anlaşılmak istemem, ilişkilerde büyük yaş farkını normalleştirmiyorum ancak bazen istisnalar vardır ve onlar da saygıyı hak eder. Neyse, zaten son sözü büyüklerimiz yıllar önce söylemiş: Akıl yaşta değil baştadır.




SAÇMA




Dudaklarına dolgu yaptırdığı iddia edilen Gülşen gazetecilere, "Kendiniz bakın ne dolgusu? Evli barklı kadınım ben" yanıtını vermiş. Kadınların dudaklarına dolgu yapılması için bekar olma şartının arandığını ilk kez duyuyorum.

HARİKA

‘Vali Eşleri Buluşması'nda konuşan Emine Erdoğan "İnsan insana zimmetlidir" demiş. "İnsanlığınız size zimmetlidir, kaybetmeyiniz" cümlesini daha önce bir yerlerde okumuştum ama bunu ilk kez duydum ve çok sevdim.




Kendi çabasıyla yükseliyor




SERHAZT Hacıpaşalıoğlu'nu 90'lı yıllarda tanıdım. Dönemin ödüllü sunucuları arasındaydı. Rachid Taha'yı üne kavuşturan ‘Ya Ryah'ın Türkçe'sini ‘Rüya' adıyla seslendirererek Türk Pop müziğinin diriliş çağına öncülük edenlerdendi.


Aradan yıllar geçti ve Serhat Hacıpaşalıoğlu telaffuzu hayli zor olan soyadını atıp, sadece adıyla yurtdışında müzik yapmaya başladı.




Fransız şarkıcı Victor Lazio, Rus şarkıcı Tamara Gverdtsiteli ve en son, Amerikalı efsane şarkıcı Martha Wash ile yaptığı düetler yayınlandığı ülkelerin müzik listelerinde üst sıralara çıktı.




'DOĞRU YOLDAYIM'




Geçen yıl Eurovision'da San Marino adı yarışan Serhat ile mesajlaştık. Türkiye'de başarılarının pek de takdir görmediğinin, kimseden destek almadığının altını çizerek, "14 yıl içinde uluslararası pazarda üç dev isimle düet yaptım. Coğrafi olarak farklı bölgelerin temsilcisi diyebileceğimiz bu isimlerle müzikal işbirliği içinde olmak çok değerli. Özellikle, birlikte şarkı söyleme teklifinin onlardan gelmesi, uluslararası müzik kariyerimde attığım adımların, yaptığım müziğin doğruluğunu kanıtlayan bir gerçek. Kabul edilmenin bile çok zor olduğu dünya müzik arenasında, başarılı bir devamlılık gösterebildiğim için, kendimi çok mutlu hissediyorum" dedi.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR