Müzik dünyası ve benim gibi Türkçe müzik sevenler daha bayram gelmeden bayram etti çünkü arka arkaya çok iyi albümler çıktı. Önce Yıldız Tilbe ‘Yıldızlı Şarkılar', ardından ‘Yaz 2018' albümüyle Gökhan Tepe ve arabeskseverlerin merakla beklediği Cengiz Kurtoğlu-Hakan Altun ortak albümü ‘Usta Çırak'.

Aleyna Tilki'nin gereksiz yere şişirildiğini düşünüyor ayrıca kendisini şımarık buluyordum. İkinci söylediğimin hala arkasındayım çünkü hali tavrı bana bir dönemin Hülya Avşar'ını hatırlatıyor. ‘Şişirildiği' fikrim ise ‘Yıldızlı Şarkılar'ı dinleyince tamamen değişti. Albümde ‘Yalnız Çiçek'i seslendiren Aleyna Tilki yorumuyla öne çıktı. Nereye gitsem, ‘Yalnız Çiçek' çalıyor, bir de Merve Özbey ‘Vuracak'...

Gökhan Tepe albümü ise şaşırtmadı. Her zamanki gibi, özenli, kaliteli, dinledikçe dinlettiren şarkılardan oluşuyor. Favorim: ‘Yastık Yorgan'.

Cengiz Kurtoğlu ile Hakan Altun'un ‘Usta Çırak'ına gelince, biraz gece ve yalnızlık albümü olmuş. Hani ortalık sessizleşsin, perdeler kapansın, maskeler çıksın, çekil evine, dinle dinle ağla... Favorim: ‘Sen De Ağla'...

Dikkat domuz çıkabilir

"YOLLARDA bazen domuz oluyor" diyorlardı da böylesini hayal edemezdim. Ben zihnimde Miss Piggy gibi bir şey canlandırıyordum. Önceki gece arkadaşımla Bodrum OASİS AVM'nin dibindeki evimize dönüyoruz. Ana caddeden 300 metre filan uzakta, sitenin kapısındayız. Donduk kaldık, çünkü önümüzde simsiyah kocaman yaban domuzları...

İyi ki hala otomobildeyim. Yürüyor olsam ki olabileceğim bir alan, aklımı kaybederdim. Çöp tenekesinin etrafını sarmışlar. Sayabildiğim beş tane. Son anda aklıma telefona sarılıp fotoğraf çekmek geldi ama şaşkınlık ve korkudan elim titrediği için doğru düzgün bir fotoğraf çekemedim.

Bodrum'un taşı toprağı ev olmuş. Hayvanların yaşam alanını konutlara çevirirsek onlar da bizim konutların etrafını sarar haklı olarak. Bir gece ansızın evimize de girebilirler ki itiraz etmeye hakkımız yok; çünkü birkaç yıl öncesine kadar buraların ev sahibi onlardı...

Sevmeyin şu erkekleri!

Hazım Körmükçü nişanlısı Zeynep Tandoğan'a şiddet uygulamış ve ayrılmışlar. Detayları biliyorsunuzdur. Hiç oralara girmeyeceğim ama bir cümleye takıldım. Tandoğan yaşadıklarını anlatırken, "Daha önce de şiddet uyguladı. Pişman oldu, özür diledi, affettim" demiş. Etmeyeceksiniz işte! Şiddetin özrü mü olur? Bir sözlü tacizle başlar. Affedersiniz, cesaret bulur ve bir tokatla devam eder. Yine affederseniz, sonrasında işte bunlar yaşanır...

Körmükçü'nün önceki eşi Hilal Özdemir'in şiddet gördüğüne dair benzer açıklamaları vardı. Ne yani, iki çocuğunun annesine bile şiddet uygulayan başka kadına yapmayacak mı sanıyordunuz? Bu adamları biz ıslah edemeyiz ama onlardan uzak duracak akıllılığı gösterebiliriz, değil mi? Sevmeyin şu şiddetsever erkekleri!

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR