"Cep telefonunun ‘unicorn’lar gibi sadece masallarda var olduğu yıllarda bir gün, bin dereden su getirip bir randevu kopardığım kızla AKM’nin önünde buluşmak için sözleşmiştim. Tahmin edeceğiniz gibi tam zamanında oradaydım. Kız yoktu! Bekledim.
‘Bekleme’ eyleminin bile gözlerini yaşartacak kadar uzun süre bekledim. Cebimde bir telefonum olmadığı için, “Şimdi kulübeden onu aramaya gitsem ve tam o anda o gelip de beni burada görmezse gittiğimi düşünür” deyip yerimden hiç kımıldamadan beklemeye devam ettim. Godot bile geldi, o gelmedi anlayacağınız. Pes ettim, bir jeton alıp kulübeden telefon açmaya karar verdim...” Benim o hanımefendiyi beklediğim sıralarda belki de annesiyle babası az ötede buluşmuş olan 1998 doğumlu stajyerimiz, “Jeton mu?” dedi. Benim bu acıklı anımın belki de en gereksiz ayrıntısına odaklanıp bir daha sordu, “Vapur jetonu gibi mi?” Hayatında telefon jetonunu duymamış, görmemiş bir insan evladıyla ilk kez karşılaştığım için ne diyeceğimi bilemedim. Dilim döndüğünce ona jetonu tarif ederken Google’da bulduğu ‘jeton’ fotoğrafını gözümün için sokup “Bu mu?” dedi... ‘Arabesk’te bahtı kararırken saçları ağaran zavallı Şener gibi bir anda saçlarım beyazladı, elimde bir baston belirdi ve Master Yoda ile Gandalf’ın yanında kendime bir yer bulup çöktüm!..
KALEM TUTAMAYAN ELLER
Dün BCC Türkçe’de pediatrik terapist Sally Payne’in tablet bilgisayarlarla oynayan çocukların okula başladıklarında kalem tutmakta zorlandıkları açıklamasını okurken, jeton bilmeyen stajyer için içimden, “Beter ol!” diyordum. Payne’in, “Çocukların yeterli kas hareketi yetisi olmadığı için kalemi tutamıyorlar. Kalemi tutabilmek ve hareket ettirebilmek için parmaklarınızdaki küçük kasları güçlü bir şekilde kontrol edebilmelisiniz” sözleri yazı işleri masamızda, “Evrim bu yaaaa” denilerek pek alıcı bulmadı! Yahu benim, maymunluktan insanlığa evrileyim diye çizgili defterim, kurşun kalemim, kokulu silgim ve kalem açacağımla okul sırasında dirsek çürüttüğüm günlerin üzerinden kaç bin yıl geçti de bu çocuklar kalem tutamayacak hale geldi? Korkarım, ben iki ayağım üzerinde doğru düzgün yürüyemeden, şöyle günlük 10 bin adım atamadan, bu çocuklar ‘Matrix’teki Neo gibi oradan oraya uçmaya başlayacaklar. Doğrusu insanlık tarafından çok, hâlâ bir parça maymunluğu ağır basan biri olarak, jetonu bilmeyen, elleri kalem tutamayacak duruma gelen çocuklara, gençlere alışmam biraz zaman alacak... Ve bu konuda yalnız olmadığımı düşünüyorum! “Dünyadaki tek ihtiyar ben değilimdir herhalde...” diye dertlenirken imdadıma British Airways yetişti.
KARIŞIK KASET ÖZLEMİ!
Birleşik Krallık havayolu şirketi bir araş- tırma yaptırmış. İnsanların 3'te 2'si günlük olağan aktivitelerinin teknolojiyle bağlantılıb olduğunu söylemiş. Yüzde 55, wifi’ın ‘hayatla bağlantılı’ kalmaları için önemli olduğunu söylemiş. 10 kişiden 1’i internet olmadığında kendisini ‘kaybolmuş’ hissediyormuş. Yüzde 65 evden uzak oldukları yerlerde wifi noktası arıyormuş. Ardından insanlara gelişen teknolojiyle birlikte yavaş yavaş yapmayı bıraktıkları ve bugün özledikleri şeyleri sormuşlar. Kalem tutamayan, telefon jetonu bilmeyen gençlerin anne-babalarının, dede-ninelerinin en çok özledikleri şeyler listesinin başında ‘karışık kaset yapmak’ var. “Hey gidi günler hey” dedim içimden. İlk karışık kasetimin A yüzünün ilk şarkısını bile hatırlıyorum: Rod Stewart’tan ‘Crazy About Her’. Bir tatilde, partide çektirilen fotoğrafların basılıp çıkmasını beklemek ve onları fotoğraf albümüne yerleştirmek listede ikinci sırada. Elle mektup yazmak, mektup arkadaşı edinmek, kaset-CD almak, umumi telefon kullanmak, telefon rehberi tutmak, ansiklopedi almak, tatil planı için seyahat acentesine gitmek, tek kullanımlık fotoğraf makinesi almak gibi şeyler de listede yer alıyor. “Bu tozlu, bayat nostaljinin canı cehenneme!” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, biz de ‘İstiklal Caddesi’ne kravatla çıkılan’ günlerle dalga geçiyorduk zamanında... Ama yine de bazen, “Keşke AKM yerinde dursaydı, ben de o kızı beklemeye devam etseydim” diyorum kendi kendime... Yeniliklere, değişime karşı olduğumdan değil, yaşlanmaktan nefret ettiğim için!