Monica, Phoebe, Rachel, Ross, Chandler ve Joey... Benim tatlı arkadaşlarım. 236 bölümünün her birini birkaç kez izleyip her seferinde yüzümü güldüren Friends'in bu muhteşem 6'lısının ırkçı, cinsiyetçi, homofobik olduğunu ilk okuduğumda “Hadi canım sende...” diye isyan ettim oturduğum yerde.


Dünyanın dörtbir yanında dizinin fanatiklerinin de aynı tepkiyi verdiğinden eminim. Ancak bir süre önce bütün bölümlerinin Avrupa ve ABD'de Netflix'e konulmasıyla birlikte başlayan Friends'le ilgili suçlamalar, örneklerle alt alta sıralanınca bir an duraksadım. Kahkahalarla güldüğüm bazı esprilerin nasıl homofobik olduğunu hiç farketmediğimi gördüm.


Oysa Friends'in ekrana ilk geldiği 1990'ların ortaları ve son bölümün yayınlandığı 2004'ten bu yana geçen yıllarda ırkçılık, cinsiyetçilik ve homofobi konularına toplumların bakışı değişirken Monica, Phoebe, Rachel, Ross, Chandler ve Joey’nin yerinde saydığını görmek üzdü doğrusu.


Biliyorum oğlu Ben, Barbie bebekle oynadı diye lezbiyen eski karısını suçlayıp ona daha maskülen oyuncaklar alan saflar safı Ross'un homofobik olduğuna kimse beni inandırımaz... Ya da omuz çantasına düşkünlüğünden dolayı gay muamelesi gören Allah'ın aptalı Joey'nin cinsiyetçilikle uzaktan yakından ne ilgisi olabilir ki! Herkese gay olmadığını kanıtlamaya çalışan, 'darq queen' bir babanın oğlu Chandler mı homofobik olacak; güldürmeyin beni...


Ancak Friends'i Netflix'te izleyen yeni kuşak dizideki birçok esprinin cinsiyetçi, homofobik ve ırkçı olduğu yönünde şikayetlerde bulunmuş.


Eski dostlarımızın 15-20 yıl önce bizim yüzümüzü güldüren esprileri şimdinin gençleri tarafından 'saldırgan' bulunuyor.

Rezillik nedir?

Eski eşinin lezbiyen bir ilişkisi olduğunu gösteren görüntüler eline geçtiğinde, “Bana ne!” demeyip mal bulmuş mağribi gibi etekleri zil çalarak mahkemeye koşan Mustafa Ceceli ve onun zihniyeti tıpkı Friends gibi 2004'te final yapmalıydı. Ama maalesef ülkemizde Ceceli gibi düşünenlerin 'reytingi' hala çok yüksek!


Cinsiyetçi dille mücadele için internet sayfasında yazıların üzerine 'kırmızı' çizgiyle 'cinsiyetçi kelime barometresi' koyan basınımızın amiral gemisi, görüntüleri ilk gördüğünü ballandıra ballnadıra yazan, Mustafa Ceceli'ye tepki gösterir gibi yapıp 'reyting reyting' diye ellerini ovuşturan yazarlarına da bir 'vicdan barometresi koysa' iyi eder bence...


“Haber kaynağımı açıklamak zorunda değilim... Görüntüleri ben mi çektim, ben mi yaydım?” deyip gazetecilik dersi vererek bir kenara çekilmek, 'Ayıp ettin Ceceli' derken karısının 'rezil' olduğunu vurgulamak da neyin nesi acaba? Sevişmenin nesi rezillik? Sevişen mi rezil, insaların sevişirken görüntülerini çekip oraya buraya servis eden mi?


Sosyal medyada iki 'tık', birkaç retweet, üç-beş like fazla almak için yapılan 'imaları' anlayamayan 'yapay zeka'nın 'Bu yazıda cinsiyetçi içerik tespit edilmedi' ibaresi zekalara hakaret değil mi?

Gazeteci mi Troll mü?

Bütün bu hikayede beni en çok rahatsız eden şeylerden biri de ne zaman burunları bir pisliğe batsa “Bir baba olarak...” “Bir anne olarak...” diye başlayan cümleler kurup çocuklarını kendi 'edepsizliklerine' kalkan olarak kullanan ebeveyn durumu!


Anneliğin ya da babalığın yaptıkları kötülükleri temize çeken bir 'App' olduğunu düşünen bu tipler hep içten pazarlıklı ve samimiyetsiz gelir bana...


Eski karısının yatak odası görüntülerini ortalığa döküp ardından da “Tek düşüncesi evladı olan bir babayım...” diyerek oğlunun arkasına pısan Mustafa Ceceli gibileri gördüğümde tiksinmekle acımak arası bir duygu gelip yerleşiyor göğsümün orta yerine.


Bir de Ceceli'den para aldığı iddia edilen troller gibi, “Ben burada küçük çocuğu savunuyorum. Ceceli’yi hiç savunmuyorum. ” diye söze girip ardından, “Tabii kadınların yakınlaştığı sırada çocuk odada değilse! Durum öyleyse işin rengi değişir” diyen meslektaşlarımıza sormak istiyorum: “Gazeteci misin trol müsün?!”


20 yıl önce olsa büyük ihtimalle yaptığı yanına kar kalacak olan Mustafa Ceceli'nin çok şükür evdeki hesabı çarşıya uymadı! Sosyal medydan gelen büyük tepkinin ardından önceki gün birçok radyonun Ceceli'nin şarkılarını playlistlerinden çıkardığı haberi vardı. Ceceli'yi aklamak için parayla “Çocuk varsa iş değişir” diye tweet atan trolleri bile bazı takipçileri 'unfallow' ediyordu.

Neyse, dünya değişiyor; Ceceli gibiler kendi kazdıkları kuyulara düşüyor...


Monica, Phoebe, Rachel, Ross, Chandler ve Joey başka bir çağın kahramanlarıydı. Onları çok seviyorum ama konu cinsiyetçilik, ırkçılık, homofobi olunca “I'll be there for you...” diye şarkılar söyleyemeyeceğim, kusuruma bakmasınlar.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR