Eşinin mayolu fotoğraflarına “Güzel olmuş” dediği için Hamdi Alkan'a sosyal medyada hakeret edip, 'gavat'lıkla suçlayanlara “Ne diyon lan sen siboooopppp!” diye bağırmak istiyorum.
Fatih Altaylı gibi ben de sosyal medyada patileri kesilen yavru köpek ve Mustafa Ceceli olaylarındaki tepkilere bakıp 'vatandaşların vicdanlarıyla anayasa' yazdığını söyleyerek, buna övgüler düzen Ertuğrul Özkök'ün içtiğinden içmek istiyorum...
İki konu etrafında 'birleşen' (ki maalesef öyle bir şey yok) insanların onlarca konuda üçe, beşe bölünüp birbirlerine hakaretler ederek, tehditler savurduğu 'sanal alemde' yazılan 'anayasa' konusunda Özkök kadar iyimser değilim maalesef...
Ertuğrul Bey'i 50 katlı binadan düşerken her katta “Buraya kadar her şey yolunda” diyen adama benzetiyorum ama önemli olan düşmek değil yere çarptın an!
Onun 'düşlediği' vicdanlı, birbirine saygılı, empati sahibi insanların yaşadığı 'alem' üzgünüm ama sanal bir yer.
Bir-iki konuda bir araya gelen insanlar sadece bir yanılsama...
Sanal bir cehennem
“Bir cehennemde yaşıyoruz ve her insan en yakınındaki kişiye işkence etmekle görevli bir şeytan” diyen Leon Bloy'un bahsettiği cehennem olma yolunda 'sosyal medya' bence!
Ve bu cehennemde birileri kah eşinin mayolu fotoğrafına “Güzel olmuş” diyen birilerine ahlak, kah çocuğunun fotoğrafını paylaşan birilerine annelik dersi vererek işkence ediyor!
Hiçbir şey bulamazlarsa 10 yaşında bir çocukla, ön dişlerindeki ayrıklık nedeniyle ağızlarından köpükler saçarak alay ediyorlar.
Tıpkı 2017'nin en popüler dizilerinden This is Us'ın küçük yıldızı Lonnie Chavis'e yaptıktları gibi... Sosyal medyadaki 'zorbalığın' geldiği noktaya dayanamayıp bir açıklama yapan minik Lonnie, dişleriyle alay edenlere “Benim dişlerim bir telle düzelir ya sizin kalplerinizi düzeltebilir misiniz?” diye isyan ediyordu geçenlerde...
Nezaket kayboldu
'Shame Nation' kitabının yazarı Sue Scheff, 'sanal alemin' getirdiği faydaların yanında insanların insanlara rahatlıkla 'kötülük' yapmasının yolunu açtığını söylüyor.
Araştırmalar son 30 yılda ABD'de gençler arasında 'empati' duygusunun yüzde 40 gerilediğini buna karşın, kibir ve kendini beğenmişliğin yüzde 58 arttığını gösteriyormuş. Bunda sosyal medyanın rolün yadsınamaz bir gerçek...
2018'de yapılan bir başka araştırma Amerikalılar'ın yüzde 93'nün toplumda büyük bir 'nezaket ve kibarlık' sorunu yaşandığını düşündüğünü ortaya koymuş. 2016'dan bu yana online 'kabalığın' büyük yükselişte olduğunu düşün da raporlara yansımış durumda...
Yüzde 66 sanal alemdeki zorbalığa tanıklık ettiğini, yüzde 44'ü ise bizzat zorbalık gördüğünü söylüyor. 18-29 yaş arası kişilerin yüzde 67 'sosyal medyada' hakaret ve saldırıya maruz kaldığını belirtiyor...
Üç aşağı beş yukarı aynı oranların ülkemizde de yaşandığını düşünürsek Ertuğrul Özkök'ün 'vicdanla' yazıldığını söylediği 'anayasa' bilmem kaç ciltlik bir külliyatta tek bir satır bile değildir sanırım.
Sıradan insanlar
Daha önce de yazmıştım bu konuyu... Hamdi Alkan'a eşinin mayolu fotoğrafı üzerinden ‘ahlak’ dersi verenlerin çoğu internetteki bütün ‘musibetleri’ üzerlerine atıp kurtulduğumuz ‘troll’ler değil, işinde gücünde bildiğiniz sıradan insanlar! Ve bu insanlar Instagram’da (ya da hangi platformda olursa artık) kendi ‘ütopya’larını yaşamak yerine başkalarının ‘wonderland’lerini cehenneme çeviriyorlar her Allah’ın günü...
Ellerinde telefonları bütün gün ona buna laf sokmaya çalışan, hayatları hakkında ders veren, hakaret eden beyinsizler yüzünden ‘bir ifade özgürlüğü cenneti’ olan internet sadece duymak istediklerimizi duyacağımız, aykırı her fikre kapalı bir cehenneme dönüşecek korkarım!
Montaigne 500 yıl önce, “Kendimi bağlı hissettiğim bir biçime başkalarını zorlamam herkes gibi. Bambaşka, binbir türlü yaşam biçimi olabileceğine inanır, akıl erdirebilirim” deyip eklemiş: “Başkasının benim hallerimden ve ilkelerimden dilediği kadar uzak kalmasını hoş görürüm. Hatta benden ne kadar ayrıysalar o ölçüde daha da çok sever ve sayarım onları...”
Ah be Montaigne canım benim, bugünlerde 'kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya...'